Ak Parti ve Erdoğan’a Dijital Operasyon mu? Türk Siyasetinde Algoritmik Kumpas İddiası

Telekom ve BTK içinden geldiği öne sürülen bilgiler, iktidara yakın medya ve siyasi isimlerin algoritmalar ve internet altyapısı yoluyla dijital olarak etkisizleştirildiği iddialarını gündeme taşıdı.

Ak Parti ve Erdoğan’a Dijital Operasyon mu? Türk Siyasetinde Algoritmik Kumpas İddiası

YUSUF İNAN YAZDI...

Ak Parti ve Başkan Erdoğan’a Dijital Engel: Türk Siyasetinde Görünmeyen Cephe

Türk siyaseti hiçbir dönemde bugünkü kadar karmaşık, katmanlı ve görünmez savaş alanlarıyla çevrili olmamıştı. Artık siyaset sadece kürsülerde, meydanlarda ya da sandıkta yapılmıyor. Siyaset bugün; algoritmaların içinde, DNS kayıtlarında, arama motoru indekslerinde, sosyal medya gölgelerinde ve veri merkezlerinin soğuk raflarında dizayn ediliyor.

Ak Parti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, klasik siyasi rekabetin çok ötesine geçen, akıl ve hayalin sınırlarını zorlayan çok katmanlı bir dijital saldırı ve kuşatma ile karşı karşıya. Bu saldırıların temel hedefinde ise yalnızca bir siyasi figür değil; bir siyasi gelecek, bir iktidar sürekliliği ve bir devlet aklı bulunuyor.

Bilal Erdoğan Denklemi ve Görünmeyen Direnç

İddialara göre, Bilal Erdoğan’ın Ak Parti’nin geleceğinde etkin bir rol üstlenme ihtimali, hem içerideki siyasi rakipleri hem de dış bağlantılı lobileri harekete geçirmiş durumda. Bu çevreler, süreci demokratik rekabetle değil; dijital manipülasyon, algı mühendisliği ve teknolojik sabotaj yöntemleriyle yönetmeye çalışıyor.

Siyaset, kuralları içinde yapılmadığında; yabancı devletlerle, yabancı istihbarat yapılarıyla ve onların teknolojik imkânlarıyla iş birliği içine girildiğinde, bu artık siyaset olmaktan çıkar. Bu noktadan sonra mesele, doğrudan devlete karşı organize edilmiş bir operasyon niteliği kazanır.

Telekom ve BTK İddiaları: Devlet İçine Gizlenmiş Dijital Yapı mı?

Telekom ve BTK içinden ulaştığı belirtilen bilgilere göre; Ak Parti, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bilal Erdoğan, Emine Erdoğan, Berat Albayrak ve iktidara yakın medyanın dijital etkisini kırmaya yönelik çok kapsamlı ve sistematik bir çalışma yürütülüyor.

Bu çalışmanın temel ayağını;

  • Arama motoru algoritmalarıyla oynanması,

  • İktidara yakın haber siteleri ve sosyal medya hesaplarının “spam” kategorisine düşürülmesi,

  • Sistematik yazılımlar aracılığıyla hesap kapatmaları,

  • İnternet haber sitelerinin Türk Telekom altyapısı üzerinden erişime engellenmesi,

  • DNS ayarlarının bozulması,

  • Sabah, Hürriyet, Yeni Şafak, AA, İHA, DHA gibi Türkiye’nin en etkili medya kuruluşlarının Google arama sonuçları dışına itilmesi oluşturuyor.

İddialara göre bu süreç, yalnızca Türkiye içinde değil, yurt dışındaki iktidara yakın haber ve sosyal medya ağlarını da kapsayacak şekilde yürütülüyor.

Raporlar Neden Yukarı Çıkamıyor?

En dikkat çekici iddialardan biri ise bu operasyonlara dair hazırlanan raporların üst mercilere ulaşmasının sistematik biçimde engellenmesi. Kaynaklar, bu durumun artık çıplak gözle dahi birçok haber sitesinde fark edilebildiğini belirtiyor.

Türk medyasının yaklaşık yüzde doksanının, Google algoritmaları aracılığıyla etkisiz hale getirilmesi; küçük internet haber sitelerinin Türk Telekom DNS sistemleri üzerinden illegal biçimde yasaklanması ve özellikle Bilal Erdoğan, Berat Albayrak, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak Parti ile ilgili haberlerin arama motorlarında görünmez kılınması, bu sürecin somut sonuçları olarak gösteriliyor.

Sonuç ortada: Türk medyasının yüzde doksanı, etkisinin yalnızca yüzde onunu kullanabilir hale gelmiş durumda.

Teknik Detaylar: Aynı Site, Farklı Altyapı, Farklı Sonuç

İddiaların teknik boyutu ise daha da çarpıcı. Aynı internet haber sitesi, Türk Telekom altyapısını kullanan bağlantılarda çalışmazken; Turkcell veya Vodafone altyapılarında sorunsuz biçimde çalışabiliyor. Bu durum, meselenin basit bir teknik arıza değil; bilinçli ve seçici bir müdahale olduğunu düşündürüyor.

Bu tablo, devletin içine gizlenmiş bir yapının, meşru hükümete ve seçilmiş Cumhurbaşkanı’na karşı yürüttüğü bir operasyon ihtimalini güçlendiriyor.

TBMM’ye Giden Mailler Neden Engelleniyor?

İddialar bununla da sınırlı değil. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gönderilen maillerin engellendiği, halkın milletin vekillerine ulaşmasının bilinçli şekilde zorlaştırıldığı öne sürülüyor. Bu, doğrudan demokratik iletişim kanallarının kesilmesi anlamına geliyor.

Tüm bu veriler, Ak Parti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çok büyük, organize ve profesyonel bir dijital kumpasla karşı karşıya olduğunu gösteriyor.

MİT Raporları ve “Yasal Kılıf” Meselesi

İddialara göre, MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın da bu süreçle ilgili bilgi sahibi olduğu, konuyla ilgili çok sayıda raporun bulunduğu belirtiliyor. Ancak söz konusu yapının, faaliyetlerini “devlet için yapılıyor” görüntüsü altında yürüttüğü ve tüm adımlarını yasal kılıfa uydurmaya özel bir hassasiyet gösterdiği ifade ediliyor.

Telekom ve BTK içindeki kaynaklar, bu bilgileri Ak Parti içindeki bazı yöneticilere ilettiklerini; ancak herhangi bir sonuç alınamadığını ve üzerlerindeki baskının giderek arttığını aktarıyor.

Erdoğan Ailesi ve Stratejik Kuşatma

Tüm bu tablo, Bilal Erdoğan, Berat Albayrak ve Selçuk Bayraktar başta olmak üzere Erdoğan ailesinin çok katmanlı bir kuşatma altında olduğunu gösteriyor. Siyasi rakiplerin, dış güçlerle iş birliği yaparak adeta bir dijital casusluk faaliyeti yürüttüğü izlenimi güçleniyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Emine Erdoğan, Bilal Erdoğan, Berat Albayrak ve Selçuk Bayraktar isimlerinin geçtiği haberlerin sistematik biçimde az okunur hale getirilmesi, algoritmalarda değersizleştirilmesi; ancak çok büyük teknoloji, veri gücü ve finansal kaynaklarla mümkün olabilir.

Asıl Soru: Bu Güç Kimde?

Bu gücü kim elinde tutuyor?
Bu dijital operasyon ne zamandır yürütülüyor?
Bu sadece bir siyasi rekabet refleksi mi, yoksa Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bölgesel hakimiyetini zayıflatmayı hedefleyen bir ihanet operasyonu mu?

Bu soruların cevapları, artık ertelenemez bir şekilde araştırılmalıdır. Devlet içine sızmış illegal yapıların ortaya çıkarılması, bir tercih değil, milli güvenlik meselesidir.

Bilal Erdoğan Gerçeği

Bir diğer kritik nokta ise şudur: Bilal Erdoğan, her Türk vatandaşı gibi siyaset yapma hakkına sahiptir. Aldığı eğitim, sahip olduğu birikim ve yönettiği organizasyonlar, Türkiye’de siyaset yapması için fazlasıyla yeterlidir.

Sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu olduğu için siyasetin dışına itilmek istenmesi; siyaset yapma hakkının fiilen elinden alınmaya çalışılması ve bu doğrultuda haberlerin, sosyal medya paylaşımlarının etkisizleştirilmesi kabul edilemez.

Bilal Erdoğan’ı rakip olarak gören ve bu süreci yönettiği düşünülen birçok ismin siyasi hayatı fiyaskolarla doluyken; Bilal Erdoğan’ın geçmişinde ciddi bir başarısızlık bulunmamaktadır. TÜRGEV’i kurmuş, küresel ölçekte örgütlemiş ve dünyada adından söz ettiren bir yapıyı yönetmiştir.

Böylesine bir organizasyonu kurabilen ve yöneten bir ismin, Türk siyasetinde var olma iradesinin 21. yüzyıl teknolojileri kullanılarak engellenmeye çalışılması, üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir durumdur.

Hedef Kim? Erdoğan Ailesi mi, Türkiye mi?

Görünen o ki, “Erdoğan ailesini hedef alıyoruz” görüntüsü altında aslında Türkiye Cumhuriyeti Devleti hedef alınmaktadır. Dijital cephede yürütülen bu savaş, yalnızca bugünü değil; Türkiye’nin gelecekteki siyasi mimarisini dizayn etmeyi amaçlamaktadır.

Ve artık şu gerçek nettir:
Bu mesele bir köşe yazısının değil, devlet aklının konusudur.

YUSUF İNAN / YURTTA SULH CİHANDA SULH

Twitter : @Yusufinan2023
Instagram : yusufinan2023
Instagram : fondinan2016
Email : [email protected] 

Web: www.yerelgundem.com