AKP ve Cumhurbaşkanlığı’ndan peş peşe sabotaj uyarısı

Diyarbakır’daki yürüyüşte kolluk güçlerine “düşman” denilmesi tartışma yarattı. AKP Sözcüsü Ömer Çelik ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, süreci “sabotaj” girişimlerine karşı uyararak, terörün bitirilmesi ve demokrasinin güçlendirilmesinin eşzamanlı ilerlemesi gerektiğini savundu.

AKP ve Cumhurbaşkanlığı’ndan peş peşe  sabotaj  uyarısı

AKP ve Cumhurbaşkanlığı’ndan peş peşe ‘sabotaj’ uyarısı

YEREL GÜNDEM / ANKARA

Diyarbakır’daki yürüyüşte “düşman” ifadesi tartışma yarattı

Terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan’a özgürlük talebiyle DEM Parti Gençlik Meclisi’nin çağrısıyla Diyarbakır’da düzenlenen yürüyüş, güvenlik güçlerinin biber gazı müdahalesiyle dağıtıldı. Etkinlik sırasında atılan “PKK halktır, halk burada” sloganları ve megafonla kurulan sert üslup, kolluk kuvvetlerine yönelik “düşman” ifadesi nedeniyle geniş tepki çekti. Güvenlik kaynakları, kent merkezindeki güzergâhlarda kamu düzenini bozabilecek çağrılara karşı önlem alındığını belirtti.

Ömer Çelik: “Terörsüz Türkiye sürecine suikast girişimi”

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, yürüyüşteki dilin kabul edilemez olduğunu savunarak “kahraman emniyet ve güvenlik güçlerini ‘düşman’ diye hedef gösteren” yaklaşımı “sabotaj” olarak nitelendirdi. Çelik, “Terörsüz Türkiye” olarak adlandırılan süreçte demokratik zeminin korunması gerektiğini vurguladı; “Bu dili kullananlar siyaset ve hukuk zemininde karşılığını görecek” mesajını verdi. Parti kurmayları, güvenlik politikalarının siyasi tartışmanın konusu yapılmasına karşı olduklarını, demokratik eleştiriyle şiddet ve terör propagandası arasında ayrım gözetilmesi gerektiğini dile getirdi.

Mehmet Uçum’dan iki aşamalı çerçeve: ‘Geçiş’ ve ‘demokrasiyi geliştirme’

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, yaptığı değerlendirmede “Terörsüz Türkiye’ye geçiş” ile “demokrasiyi geliştirme” süreçlerinin birbirini beslediğini ifade etti. Uçum’a göre geçiş sürecinin konusu, terörün kesin ve sürekli biçimde sona ermesi; demokrasiyi geliştirme sürecinin odağı ise geniş kapsamlı hukuk reformu ve yeni anayasa hedefi. Uçum, terörle mücadelenin hiçbir ön şarta bağlanamayacağını, “terörün bir amaca araç kılınamayacağını” vurguladı; süreci istismar eden her girişimin “en büyük sabotaj” olacağı uyarısında bulundu.

Siyasetin ortak sınavı: İfade özgürlüğü ile kamu düzeni dengesi

Diyarbakır’daki yürüyüşe yönelik müdahale ve sonrasındaki açıklamalar, bir yandan ifade özgürlüğü sınırlarını, diğer yandan kamu düzeni ve güvenliğin korunması gereğini yeniden gündeme taşıdı. Hükümet kanadı, “şiddeti ve terörü meşrulaştıran” söylemler ile demokratik eleştirinin ayrıştığını savunurken, muhalefet çevrelerinde “toplumsal tansiyonun yükseltilmemesi” çağrıları öne çıkıyor. Hukukçular, benzer etkinliklerde atılan sloganların Türk Ceza Kanunu ve ilgili terörle mücadele mevzuatı kapsamında değerlendirilerek soruşturma süreçlerinin işletilebileceğine dikkat çekiyor.

Yol haritası: Siyasi dilde yumuşama, sahada hukuki çerçeve

Ankara kulislerinde, önümüzdeki dönemde “geçiş” ve “reform” başlıklarının, sert güvenlik tartışmaları kadar siyasi temsil ve katılım kanallarını da etkileyeceği konuşuluyor. İktidar kanadı, “süreç sabote edilmeye çalışılsa da” güvenlik-özgürlük dengesinin hukuk içinde korunacağı görüşünde. Sivil toplum ve meslek örgütleri ise tansiyonun düşürülmesi, nefret ve şiddet çağrışımı içeren dilden kaçınılması, barışçıl toplanma hakkının ise hukuki çizgide güvenceye alınması gerektiğini vurguluyor.


www.yerelgundem.com