Bakanın kardeşi polemiği tutuklamaya dönüştü: Yargıda iç savaş mı?

Avukat Burak Bekiroğlu’nun Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a yönelik sosyal medya paylaşımları sonrası tutuklanması, yargı içi klik çatışmalarını gündeme taşıdı. Olayın merkezinde bakanın kardeşiyle ilgili FETÖ suçlamaları yer alıyor.

Bakanın kardeşi polemiği tutuklamaya dönüştü: Yargıda iç savaş mı?

Bakanın kardeşi polemiği tutuklamaya dönüştü: Yargıda iç savaş mı?

YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE

Avukat Burak Bekiroğlu'nun tutuklanması, iktidar içi çatışmaların yargıya yansıması olarak değerlendiriliyor

Cumartesi günü yaşanan sessiz bir tutuklama, siyasetin ve yargının iç içe geçmiş yapısını yeniden gündeme taşıdı. CHP’li belediyelere operasyonların konuşulduğu saatlerde, AK Parti’ye yakınlığı ve MHP’ye verdiği destekle bilinen avukat Burak Bekiroğlu tutuklandı. Gerekçe, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a yönelik sosyal medya paylaşımlarıydı. Ancak konu yalnızca bir avukatın attığı tweetlerle sınırlı değil. Olayın ardında, yargı içi klik mücadelesi, HSK seçimleri ve FETÖ tartışmaları bulunuyor.

HSK seçimi sonrası “kazanan” Adalet Bakanı oldu

Barış Terkoğlu’nun köşe yazısında aktardığına göre, son HSK seçimlerinde iktidar bloğu içinde önemli bir mücadele yaşandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın desteklediği dört adaydan sadece biri HSK üyeliğine seçilirken, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un ağırlığını koyduğu isimlerin çoğu yeni kurulda yer aldı. Bu sonuç, yargı bürokrasisinde güç dengesini Tunç lehine değiştirdi. Ancak bu durum, mevcut klikler arasında memnuniyetsizliği artırdı.

HSK’de Mehmet Akif Ekinci ve Halil Koç’un görevlerine devam etmesine karşı çıkan Bakan Tunç, kendi çizgisini kabul ettirdi. Bu gelişme, AK Parti içindeki eski adalet bakanları Abdulhamit Gül ve Bekir Bozdağ’ın erişemediği bir etki alanına işaret ediyor.

Bekiroğlu’nun hedefinde bakanın kardeşi vardı

Tutuklamaya gerekçe olarak gösterilen sosyal medya paylaşımlarında, avukat Burak Bekiroğlu, doğrudan Adalet Bakanı’nın kardeşi Yahya Tunç’u hedef aldı. Paylaşımlarında, Yahya Tunç’un telefonunda ByLock kayıtlarının bulunduğunu, Bank Asya hesapları olduğunu ve FETÖ ile bağlantılı derneklerde görev yaptığını iddia etti. Bu iddiaların tamamı, aslında geçmişte bir mahkeme kararıyla da doğrulanmıştı.

Bekiroğlu, etkin pişmanlıktan yararlanarak ceza almayan Yahya Tunç’un “bakan kardeşi” olmasının etkili olduğunu savundu. Bu ifadeler, Bakan Tunç’u açıkça hedef aldığı için, kamu görevlisine hakaret, iftira ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçlamalarıyla tutuklama sürecini başlattı.

Soruşturmayı Çağlayan değil Anadolu yaptı

Olayın bir diğer dikkat çekici yönü ise operasyonun İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı yerine Anadolu Başsavcılığı tarafından yürütülmesi. Terkoğlu’na göre, Bakan Tunç’un Çağlayan’daki savcılıkla arası açık. Bekiroğlu’nun da buradaki bazı isimlerle yakın ilişkide olduğu konuşuluyordu. Bu nedenle tutuklama kararı Anadolu yakasından geldi. Bu tercih, yargı içindeki güç gösterisinin bir yansıması olarak değerlendiriliyor.

Mahkeme kararı: Deliller vardı ama ceza verilmedi

Bekiroğlu’nun iddialarını destekleyen bir mahkeme kararı da gündeme geldi. Mahkeme, Yahya Tunç’un ByLock kullandığını, FETÖ’cü dernek kuruculuğu yaptığını ve çok sayıda bağlantı kaydı bulunduğunu kabul etti. Ancak “etkin pişmanlık” kapsamında ceza verilmesine yer olmadığına karar verildi. Bu durum, birçok kişinin aynı suçlamalarla yıllarca hapis cezası aldığı bir ülkede, çifte standart iddialarını güçlendirdi.

Bakan cinnet mi geçirdi?

Konuya dair dikkat çeken bir açıklama da iktidara yakın gazeteci Fatih Tezcan’dan geldi. Tezcan, Bakan Tunç’la görüştüğünü belirterek, “Adalet Bakanı çok kırılmış, cinnet geçirmiş. Bildiğiniz cinnet geçirmiş. Alın, içeri atın durumu var” dedi. Bu sözler, tutuklamanın hukuki değil kişisel bir öfke sonucu gerçekleştiğine dair yorumlara neden oldu.

Aynı hikâyenin farklı aktörleri mi?

Barış Terkoğlu, tutuklama kararını “kliklerin yargı üzerindeki etkisinin” yeni bir örneği olarak yorumladı. Her dönemde yargı gücünü elinde tutanların, rakiplerini hukuki araçlarla cezalandırma yöntemine başvurduğunu belirtti. Bekiroğlu’nun tutuklanması bu döngünün bir başka halkası olarak görülüyor. Terkoğlu, “Herkes için her zaman adalet” anlayışı yerleşmedikçe, bu tarz kişisel hesaplaşmaların yargıyı zedelemeye devam edeceğini ifade etti.

www.yerelgundem.com

Kaynak: Barış Terkoğlu / Cumhuriyet