Berlin'in Unutulmuş Bahçesi: 200 Nadir Bitki Şifa Olarak Modern Sofralara Geri Dönüyor
Berlin'de kurulan "Keşiş Bahçesi," endüstriyel gıda çağında unutulmuş yaklaşık 200 nadir ve şifalı bitkiyi yeniden keşfediyor. Proje, bu bitkileri atölyeler ve gurme yemeklerle modern sofralara geri taşıyor.
Berlin'in Unutulmuş Bahçesi: 200 Nadir Bitki Şifa Olarak Modern Sofralara Geri Dönüyor
BİLGE DOKTOR / BERLİN
Endüstriyel gıda üretiminin ve modern yaşamın unutturduğu yüzlerce şifalı ve yenilebilir bitki, Berlin yakınlarında kurulan özel bir bahçede yeniden hayat buluyor. AP'den Roselyne Min'in haberine göre, Berlin'in Marienfelde banliyösündeki "Keşiş Bahçesi" (Monk Garden), Orta Çağ manastır bahçelerinden ilham alarak yaklaşık 200 nadir bitki türünü modern insanla buluşturuyor. Bahçenin kurucusu Martin Rötzel, kaybolmaya yüz tutmuş bu kadim botanik bilgisini, usta şeflerin hazırladığı özel yemekler ve atölye çalışmaları aracılığıyla yeniden canlandırarak hem damaklara hem de ruhlara şifa dağıtmayı amaçlıyor.
Kurucusunun Hastalığından Doğan Şifa Projesi
Keşiş Bahçesi'nin arkasında, kurucusu Martin Rötzel’in ilham verici kişisel yolculuğu yatıyor. Rötzel’in bitkilere olan ilgisi çocukluk yıllarına dayansa da, bu tutkusu yaklaşık 13 yıl önce geçirdiği ciddi bir hastalıkla derinleşmiş. İyileşme sürecinde şifalı bitkilerle hazırladığı çayların sağlığına kavuşmasında büyük rol oynadığını fark eden Rötzel, bu süreçte nadir bitkileri toplamaya ve onları yetiştirmeye başlamış. Bu kişisel şifa arayışı, zamanla 2.000 metrekarelik bir alana yayılan, bir zamanlar keşişlerin topluluklarını beslemek ve iyileştirmek için kullandığı bitkileri temel alan bir yaşayan müzeye dönüştü.
Sadece Anlatmak Değil, Tattırmak: "Reficio" Deneyimi
Martin Rötzel, günümüz insanının doğadan ve bitkilerin faydalarından koptuğuna inanıyor. "Bugün insanların yüzde 99’u bir bitkinin tek bir adını bile bilmiyor," diyen Rötzel, bu bilgi kaybını tersine çevirmenin yolunun sadece anlatmaktan değil, deneyimletmekten geçtiğini savunuyor. Bu felsefeyle, bahçede "Reficio" adını verdiği uzun masa yemekleri ve atölyeler düzenliyor. Bu etkinliklerde, profesyonel şefler bahçeden topladıkları taze ve nadir bitkilerle gurme yemekler hazırlıyor. Rötzel, "İnsanlara çok şey anlatabilirsiniz, ama denemedikçe, tatmadıkça ve nasıl lezzetli hazırlanacağını öğrenmedikçe, o bilgiyi hayatlarına katmaları mümkün olmuyor," diyerek projenin interaktif doğasını vurguluyor.
Orta Çağ'dan Modern Mutfaklara Uzanan Lezzetler
Keşiş Bahçesi'nde, süpermarket raflarında bulunmayan çok sayıda nane, kekik ve kişniş çeşidinden Yeni Zelanda ıspanağına ve Suriye çörek otuna kadar yaklaşık 200 farklı tür yetiştiriliyor. Ziyaretçiler, bu bitkilerin hem şifalı özelliklerini öğreniyor hem de onları mutfaklarında nasıl kullanabileceklerine dair ilham alıyor. Bahçenin konuklarından Britta Rosenthal, deneyimini, "Burada yemek hazırlarken daha maceracı olmayı, sürekli aynı baharatlara güvenmek yerine yeşil ve taze tatları kullanmayı öğrenebilirsiniz," sözleriyle anlatıyor. Bir hemşire olan Angela Merscher-Harms ise, "Mesleğim gereği doğayla nelerin iyileştirilebileceğini öğrenmek benim için çok ilginç," diyerek bahçenin iyileştirici yönüne dikkat çekiyor.
Endüstriyel Gıdaya Karşı Kaybolan Bilgiyi Canlandırmak
Keşiş Bahçesi, sadece bir fidanlık olmanın ötesinde, sanayileşmiş gıda sistemine karşı kültürel ve botanik bir direniş noktası olarak hizmet ediyor. Martin Rötzel'in amacı, insanlara doğayla yeniden bağ kurma ve kendi gıdalarının şifalı gücünü keşfetme fırsatı sunmak. Ziyaretçilerine hem lezzetli hem de sağlıklı bir dünyanın kapılarını aralayan bu proje, unutulmuş gelenekleri modern sofralara taşıyarak, daha bilinçli ve sağlıklı bir yaşam tarzı için ilham kaynağı oluyor.













