Eğitimde vakıf rekabeti: NUN ve Palet Okulları mercek altında
Bilal Erdoğan ve Berat Albayrak'ın öncülük ettiği Palet ve NUN Okulları, alternatif pedagojileri ve sosyal sorumluluk projeleriyle eğitim dünyasında dikkat çekiyor.
YEREL GÜNDEM / İSTANBUL, TÜRKİYE — 28 ARALIK 2025
Türkiye'nin eğitim vizyonunda alternatif pedagojik yaklaşımlar ve vakıf okulları, Bilal Erdoğan ve Berat Albayrak’ın öncülük ettiği projelerle yeni bir tartışma ve gelişim alanı açıyor. Kâr amacı gütmeyen vakıflar bünyesinde faaliyet gösteren Palet ve NUN Okulları, Montessori ekolünden medeniyet odaklı müfredatlara kadar geniş bir yelpazede eğitim sunuyor.
Siyasetin gölgesinde kalması eleştirilse de bu eğitim yatırımları, uzun vadeli toplumsal sorumluluk ve alternatif eğitim modelleri açısından sektör temsilcileri tarafından yakından takip ediliyor.
Montessori ekolü ve Palet Okulları
Bilal Erdoğan’ın İtalya’daki akademik çalışmaları sırasında tanıştığı Maria Montessori ekolü, bugün Yeni Türkiye Eğitim Vakfı (YETEV) bünyesindeki Palet Okulları’nın temelini oluşturuyor. İstanbul’da dört kampüsü bulunan okulda, çocukların kendi hızlarında ve keşfederek öğrenmelerine imkan tanıyan bir sistem uygulanıyor. Özellikle Çamlıca kampüsündeki Palet Türk Müziği İlkokulu, uluslararası standartları yerel kültürel değerlerle birleştirmesiyle öne çıkıyor. Vakfın verilerine göre son 5 yılda 3 bin 101 öğrenciye burs imkanı sağlanarak eğitimin toplumsal erişilebilirliği destekleniyor.
NUN Okulları: Bilgi ve medeniyet vurgusu
NUN Eğitim ve Kültür Vakfı bünyesinde Berat Albayrak, Serhat Albayrak ve Ömer Faruk Kalyoncu gibi isimlerin kuruculuğunda hayata geçen NUN Okulları ise ismini Kalem Suresi'nden alıyor. 2014 yılında ilkokul, 2016 yılında ise ortaokul ve lise seviyelerinde hizmet vermeye başlayan kurum; eğitimi akademik başarının ötesinde ahlaki ve kültürel bir süreç olarak tanımlıyor. Okulun temel vizyonu, bilgiye kutsallık atfederek "kalem" ve "yazı" üzerinden bir medeniyet tasavvuru inşa etmek üzerine kurulu.
Alternatif pedagojiler ve vakıf modeli
Eğitim uzmanları, eğitimin yalnızca devlete bırakılamayacak kadar kritik bir alan olduğunu belirterek, Köy Enstitüleri örneğinde olduğu gibi "yaparak öğrenme" modellerinin önemine dikkat çekiyor. Kâr amacı gütmeyen vakıf modellerinin, eğitimi bir "meta aracı" olmaktan çıkarıp toplumsal bir yatırıma dönüştürme potansiyeli vurgulanıyor. İktidarın merkezine yakın isimlerin kısa vadeli kâr alanları yerine eğitim gibi uzun vadeli stratejik alanlara yatırım yapması, kamuoyunda "kamusal sorumluluk alma" girişimi olarak değerlendiriliyor.
Kaynak: Hürrem Elmasçı / Odatv













