Bilal Erdoğan, Berat Albayrak, Erdoğan Ailesi Kaybetmeye Mahkum!

Bu yazı, Erdoğan ailesinin 2010'dan bugüne yaşadığı siyasi ve stratejik kırılmaları analiz ediyor. İçerideki güç yapılarının etkisiyle oluşan trajik sürüklenişin perde arkası, detaylı bir kronolojiyle ortaya konuluyor.

Editor1

Apr 11, 2025 - 08:55 Updated: Apr 22, 2025 - 00:28

Bilal Erdoğan, Berat Albayrak, Erdoğan Ailesi Kaybetmeye Mahkum!

YUSUF İNAN YAZDI...

Körleşme ve Kayıp: Erdoğan Ailesi Tarihin Kırılma Eşiğinde

Göz göre göre gelen bir son varsa ortada, bunun adı artık kader değil, tercihtir. Bugün Türkiye siyasi tarihinin en etkili ailesi olan Erdoğan ailesi, kendi elleriyle yazdığı bir trajedinin başrollerini üstlenmiş durumda. Bu öyle bir düşüş ki; zirveden başlayan, her adımda daha da keskinleşen ve sonunda devletin kendisine yönelen bir kılıç gibi...

Erdoğan ailesi, adeta kendini idama hazırlıyor. Bu güçlü ifadenin ardında boş bir iddia yok. Zira 2010’dan bugüne yaşananlar, satır aralarına değil, büyük harflerle yazılmış uyarılara benziyor. Ancak görünene bakılırsa bu uyarılar, Saray’ın kalın duvarlarını aşamıyor.

Bir Zamanlar Güçtüler, Şimdi Yalnızlar

2010 yılı, dönüm noktası. Erdoğan ailesinin kader çizgisinin değiştiği, bir nevi pusulanın şaştığı yıl. 2012’de Erdoğan’ın makamında bulunan “böcek” sadece bir casusluk vakası değildi; aynı zamanda güvenin parçalanmasıydı. Böceği kim koydu, ama daha önemlisi, o böceği bulduktan sonra kim Erdoğan ailesinin içine yerleşti? Kim sırdaş, kim danışman oldu?

Ardından geldi 17-25 Aralık. Sonra 15 Temmuz... Her biri bir diğerini hazırlayan olaylar zinciri. Peki, Erdoğan ailesi bu zinciri doğru okuyabildi mi?

Bilal Erdoğan gibi entelektüel bir figür, Berat Albayrak gibi devlet tecrübesi olan bir isim, ve Emine Erdoğan gibi yıllardır devlet protokolünün merkezinde bulunan bir kadının, bu kadar net görünen bir tabloyu çözümleyememesi mümkün mü? Yoksa çözümleyip de görmezden mi geliyorlar?

Asıl Tehlike İçeriden Gelen Sessizliktir

Zirveler daima rüzgârlıdır. Ama Erdoğan ailesini sarsan, dışarıdan esen rüzgârlar değil, içeriden yükselen fırtınalardır. Güç verdikleri, korudukları, mevki sağladıkları bazı isimlerin –kasıtlı ya da bilinçsiz– eylemleri bugün Erdoğan ailesini uçurumun kenarına sürüklüyor. Bu bir komplo teorisi değil, aksine göz göre göre yapılan bir siyasi körleşmenin belgesidir.

2018’de Ukrayna’da planlanan Türkiye Festivali’nin engellenmesi gibi detaylar, tek başına bir devlet refleksiyle açıklanamaz. O festival düzenlenseydi, Ukrayna’daki Türk imajı, Türk-İslam coğrafyasındaki liderlik algısı ve hatta küresel soft power dengesi başka olurdu. Engellendi. Hem de içeriden.

Yıkım, Göz Göre Göre Geliyor

Erdoğan ailesinin Ukrayna operasyonunu fark edip etmediği artık ikinci planda. Çünkü tablo yeterince açık. Bugün Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan’ın Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nde büyükelçilik açması, Türkiye’nin bölgedeki nüfuzunun zayıfladığının açık işaretidir. Bu diplomatik hamleler, sadece Ankara'nın dış politika başarısızlıklarıyla değil, aynı zamanda içeride yürütülen derin yapısal bir operasyonun sonuçlarıyla da açıklanmalıdır.

Bu operasyonu yapanlar, Erdoğan ailesine sadakat yeminleri etmiş görünüyor olabilir. Ancak sadakat, çıkarla gölgelenmişse, en büyük ihanete dönüşür. Erdoğan ailesi hâlâ bu yapının etkisi altındaysa, hipnotize edilmişçesine bu zincirin dışına çıkamıyorsa, bu sadece siyasi bir zayıflık değil, aynı zamanda tarihsel bir trajedidir.

Tarih Yazıyor: Dost Sandıkları Düşman Çıkıyor

Erdoğan ailesi, düşmanı dost, dostu düşman bellemiş bir yanılsamanın içinde hareket ediyor. Bugün halk çığlık çığlığa uyarıyor; “Görün artık bu olanı biteni!” diye. Ama o ses, saray duvarlarında yankılanıyor sadece, kulaklarda değil.

Erdoğan ailesi, kendi sonlarını hazırlayanlarla yürümeye devam ettikçe; halktan, devletten ve tarihten daha da uzaklaşacak. Zira bu artık bir siyasi kayıp değil, bir tarihsel çöküştür. Ve bu çöküşün telafisi, ancak gerçeğe dönüp bakmakla mümkün olabilir.

Aksi hâlde tarih, Erdoğan ailesini büyük bir fırsatın heba edildiği, halkın gözünün önünde yaşanan bir çöküşün sembolü olarak anacaktır.