Enerjide bağımsızlık vizyonu büyüyor
Türkiye, enerjide tam bağımsızlık hedefiyle yerli kaynaklara ve yenilenebilir enerjiye dayalı güçlü bir dönüşüm süreci yürütüyor. 2035’e kadar 120 bin MW hedefiyle hem çevresel hem ekonomik anlamda stratejik üstünlük sağlanıyor.
Enerjide bağımsızlık vizyonu büyüyor
Yerli kaynaklarla net-sıfır Türkiye’ye doğru adım adım ilerleniyor
YEREL GÜNDEM / ANKARA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde yürütülen “Enerjide Tam Bağımsız Türkiye” vizyonu, son yıllarda art arda hayata geçirilen büyük projelerle somut başarılar elde etmeye devam ediyor. Enerji alanında Berat Albayrak, Fatih Dönmez ve Alparslan Bayraktar gibi üç önemli bakanın koordinasyonunda geliştirilen stratejilerle Türkiye, enerjide dışa bağımlılığı azaltmakla kalmadı, aynı zamanda enerji ihracatçısı bir ülke olma yolunda da büyük bir ilerleme kaydetti.
Stratejik otonomi ile ekonomik bağımsızlığa doğru
Enerji fiyatlarının hem sanayi hem de hane halkı için belirleyici rol oynadığı gerçeğinden hareketle geliştirilen politikalar, Türkiye’yi “stratejik otonomi” düzeyine ulaştırmayı hedefliyor. Bu süreç, enerji ithalat faturasında azalma ve dış ticaret fazlası hedeflerine doğrudan katkı sağlıyor. Yerli kaynaklarla enerji üretiminin artırılması, Türkiye’yi hem dışa bağımlılıktan kurtarıyor hem de enerji maliyetlerini yönetilebilir hale getiriyor.
İthal eden değil, ihraç eden Türkiye
Türkiye'nin yenilenebilir ve temiz enerji alanındaki yatırımları, ülkeyi sadece tüketen değil aynı zamanda üreten bir güç haline getiriyor. Güneş, rüzgar, hidro, jeotermal ve nükleer gibi net-sıfır karbon salımlı kaynaklara yapılan yatırımlar sayesinde hem çevresel sürdürülebilirlik sağlanıyor hem de fosil yakıt ithalatı ciddi şekilde düşürülüyor. Bu dönüşüm, Türkiye’yi orta vadede enerji ihracatçısı ülkeler arasında konumlandıracak.
Enerji maliyetlerinde kontrol ve rekabet avantajı
Enerji bağımsızlığının üçüncü temel ayağı, hem vatandaşın hem de sanayicinin enerji maliyetlerini kontrol edebileceği bir yapının inşası. Elektrik ve doğalgaz giderlerinin hane halkı bütçesi üzerindeki baskısını azaltmak, aynı zamanda reel sektöre uluslararası rekabet gücü kazandırmak, bu stratejik planlamanın doğrudan sonuçları arasında yer alıyor.
Elektrikli dönüşüm ve TOGG vizyonu
Türkiye’nin yerli otomobili TOGG, sadece bir ulaşım aracı değil, enerji dönüşümünün sembolü. Elektrikli araçlara geçiş süreci, ülkenin enerji üretim kapasitesini daha verimli kullanmasını sağlarken, ulaşımda fosil yakıt tüketimini azaltıyor. Bu adım aynı zamanda Türkiye’yi elektrikli araçlar, batarya teknolojileri ve yüksek teknoloji ihracatında önemli bir aktör haline getiriyor.
120 bin MW hedefi ve karbon salımı etkisi
2024 yılında devreye alınan 6.676 MW’lık yenilenebilir enerji projesi sayesinde, yıllık 12,5 milyon ton karbon salımı önlenirken, yaklaşık 2,8 milyar metreküplük doğal gaz ithalatı da engellendi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın açıklamasına göre, 2035 yılına kadar 120 bin MW’lık güneş ve rüzgar kurulu gücüne ulaşılması hedefleniyor. Bu hedef doğrultusunda yaklaşık 80 milyar dolarlık yatırım planlanıyor.
Küresel sistemde güçlü enerji diplomasisi
Enerjide tam bağımsızlık vizyonu yalnızca iç dinamiklerle değil, aynı zamanda Türkiye’nin küresel sistemdeki yerini güçlendirmesiyle de ilgili. Enerji diplomasisi, Türkiye'nin bölgesel ve uluslararası ilişkilerinde daha etkin, güvenli ve bağımsız politikalar izlemesine zemin hazırlıyor. Bu da Türkiye’yi sadece enerji alanında değil, dış politikada da daha özgüvenli bir konuma taşıyor.
Sonuç: Enerjide yerli üretim, küresel vizyon
Yerli kaynaklara dayalı enerji üretimi ve teknolojisi sayesinde Türkiye, kendi kaderini kendi belirleyen bir enerji politikası inşa ediyor. Bu süreçte atılan her adım, yalnızca bugünü değil, gelecek nesilleri de doğrudan etkileyen stratejik bir kazanım olarak öne çıkıyor.
Kaynak: Kerem Alkin / Sabah













