Eski Muhafız Alay Komutanı’ndan 15 Temmuz’a dair ağır iddialar: Sadece Akar ve Güler’in emirlerini uyguladım
Ankara’daki Genelkurmay Çatı Davası’nda eski Muhafız Alay Komutanı Muhsin Kutsi Barış, 15 Temmuz gecesi yalnızca Akar ve Güler’in emirlerini uyguladığını söyleyip ağır iddialar yöneltti; tanık listesi ve yeniden yargılama talebi sundu.

Eski Muhafız Alay Komutanı’ndan 15 Temmuz’a dair ağır iddialar: “Sadece Akar ve Güler’in emirlerini uyguladım”
YEREL GÜNDEM / ANKARA, TÜRKİYE
Sincan’daki duruşmada sular ısınıyor
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Sincan Cezaevi Kampüsü yerleşkesindeki salonda görülen Genelkurmay Çatı Davası’nda, dönemin Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanı eski kurmay albay Muhsin Kutsi Barış iki gündür süren savunmasında 15 Temmuz gecesine ilişkin çarpıcı beyanlarda bulundu. Barış, olay gecesinde “yalnızca dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler’in emirlerini yerine getirdiğini” öne sürerek, darbe planlaması iddiasını reddetti.
“Darbeci olsam 18 Temmuz’da derdest ederdim”
Barış, 18 Temmuz’da yapılması planlanan Muhafız Alayı kuruluş yıldönümü törenlerini hatırlatarak, “Darbeci olsam, Erdoğan’ı Muhafız Alay Komutanlığı’nın 18 Temmuz’daki kuruluş yıldönümünde derdest ederdim.” dedi. Savunmasında, Akar ve Güler’in güvenlik gerekçesiyle prova ve eğitim takviminde değişiklik istediğini, bu emirlerin gerekçelerinin kamuoyuna açıklanması gerektiğini savundu. Barış, “Birinci ve ikinci sicil amirlerim Yaşar Güler ve Hulusi Akar’ın emirlerine uygun olarak güvenlik tedbirlerine ilişkin talimatlara uymak dışında bir suçum yoktur.” ifadesini kullandı.
Gözaltı, işkence iddiaları ve sağlık durumu
Eski komutan, gözaltı sürecine ilişkin ayrıntılı bir tablo çizdi. Muhafız Alayı’ndan alındığında “sivil ve kelepçesiz” olduğunu, Çankaya’dan Beştepe’ye sevk sırasında kalabalığın arasına bırakıldığını anlattı. Barış, 16 Temmuz sabahına ilişkin olarak “kalabalığın saldırısı sırasında sol gözümü yüzde 80 oranında kaybettim” dedi; 6 gün boyunca Beştepe ve emniyet spor salonunda işkenceye maruz bırakıldığını iddia etti. Aynı süreçte binbaşı Haydar Aktaş’ın da ağır şekilde darp edildiğini, cezaevine girişte bir doktor raporuna bu durumun işlendiğini belirterek suç duyurusunda bulunduğunu açıkladı.
Komuta kademesine yönelik sert suçlamalar
Barış, savunmasında dönemin komuta kademesine ve sivil bürokrasiye yönelik ağır ithamlarda bulundu. Levent Türkkan’ın ifadelerine atıfla kendisine yöneltilen suçlamaları reddeden Barış, Hulusi Akar ve Yaşar Güler’le ilişkisini “resmi ve dengeli” olarak tanımladı. Duruşmada, MİT’ten gelen yoğun uyarı mesajlarına dikkat çekerek “14–15 Temmuz’da olağanın çok üzerinde mesaj trafiği” yaşandığını, bunun TSK üzerinde “stratejik şekillendirme” amaçlı bir zemine işaret ettiğini ileri sürdü. Barış, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a ilişkin ifadelerinde darbe ihbarı sürecinin soruşturulmasını talep etti.
Aksakallı ve Terzi tartışması: ‘infaz’ iddiası
Dönemin Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı’yı, tuğgeneral Semih Terzi’nin ölümü üzerinden hedef alan Barış, Terzi’nin “15 Temmuz şehidi” olduğunu öne sürdü ve Suriye’nin kuzeyinde “cihatçı gruplara destek” iddiası üzerinden bazı isimlerle “pis parasal işler” yapıldığını savundu. Mahkeme Başkanı’nın hakaret uyarılarına rağmen Barış, Aksakallı ve bazı bürokratları “infaz emri vermekle” suçlayan söylemini sürdürdü. İddialarına dayanak olarak geçmiş görev yakınlıklarını ve tanıklıklarını gösterdi.
Siyasi kanada da eleştiri: ‘kontrollü darbe’ tartışması
Barış, 15 Temmuz’a dair siyasi söylem değişikliklerine de değindi. CHP lideri Özgür Özel’in 2017’de “kontrollü darbe” ifadesinden 2024’te “gerçek darbe” değerlendirmesine geçişini sorgulayarak, bu değişimde partinin yeni kadrolarının etkisi olabileceğini ileri sürdü. Barış, Birleşmiş Milletler’in bazı kararlarına atıfla, muhalefetin sessiz kaldığını iddia etti.
Tanık listesi ve yeniden yargılama talebi
Eski alay komutanı, savunmasının sonunda geniş bir tanık listesi sundu. Hakan Fidan, Hulusi Akar, Yaşar Güler, Zekai Aksakallı, Kemal Eskintan ve çeşitli siyasetçi, bürokrat ve kamuoyunca bilinen isimlerin dinlenmesini istedi. Ayrıca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “müşteki olarak” dinlenmesi talebini yineledi; “darbeyi eniştesinden öğrenip öğrenmediği” yönündeki iddiaların açıklığa kavuşturulmasını istedi. Avukatı Kemal Çetinkaya ise, 15 Temmuz gecesi emir-komuta zinciri ve birlik hareketlerinin “darbe planlamasına uyup uymadığının” bilirkişiye incelettirilmesini ve bazı medya mensuplarının tanık olarak dinlenmesini talep etti.
Geniş yankı ve kritik sorular
Duruşmadaki iddialar, 15 Temmuz’un mahkeme kayıtlarına yeni tartışma başlıkları ekledi. Sürecin seyrini mahkemenin ara kararları, çağrılacak tanıklar, olası bilirkişi incelemeleri ve sağlık–işkence iddialarına ilişkin hukuki adımlar belirleyecek. Kamuoyunda ise şu sorular öne çıkıyor: Emir-komuta zinciri ne ölçüde işledi? Güvenlik uyarılarının yoğunluğu neyi gösteriyor? Komuta kademesinin 18 Temmuz hazırlıkları ve verilen talimatlar, yargılamaya nasıl yansıyacak?
Kaynak: Müyesser Yıldız / 12 Punto