İzmir’de peş peşe plan değişikliği: Kamu alanları özel statüye mi kayıyor?
İzmir’de peş peşe plan değişiklikleri, kamusal sağlık–sosyal–rekreasyon alanlarının özel statüye kaydığı iddialarını büyüttü. Uzmanlar şeffaflık ve etki analizi istiyor.
İzmir’de peş peşe plan değişikliği: Kamu alanları “özel statüye” mi kayıyor?
YEREL GÜNDEM / İZMİR, TÜRKİYE
Gündemde aynı soru: Kamunun alanları neden ve nasıl “özele” dönüşüyor?
İzmir’de son aylarda arka arkaya askıya çıkan imar planı değişiklikleri, kamuya ait sağlık, sosyal ve rekreasyon alanlarının “özel” kullanım statülerine dönüştürüldüğü iddialarını yeniden alevlendirdi. Kentte farklı ilçeleri kapsayan plan tadilatları, parsel bazlı kararların çoğalması ve süreçlere ilişkin bilgi eksikliği nedeniyle kamuoyunda kaygı yaratıyor. Vatandaşlar, “Kent hakkı, eşit erişim, kamusal yarar” ilkelerinin korunmasını isterken, uzmanlar şeffaflık ve etki analizi talep ediyor.
Hangi alanlar etkileniyor? Sağlık, sosyal tesis ve rekreasyon başlıkları öne çıkıyor
Askıya çıkan son plan paketlerinde özellikle üç başlık dikkat çekiyor:
-
Sağlık tesis alanları: Bazı parsellerde sağlık kullanımının kapsamı ve yoğunluk değerlerinin değiştirilmesi, kamu hizmeti üretim kapasitesini etkileyebileceği gerekçesiyle tartışılıyor.
-
Sosyal tesis alanları: Mevcut sosyal donatıların özel işletme modellerine açılabileceğine dair notlar, erişim hakkı ve ücretlendirme rejimi bakımından soru işaretleri doğuruyor.
-
Rekreasyon/yeşil alanlar: Kıyı şeridi ve kent içi parklarla ilgili plan notlarında özel etkinlik, işletme veya yapılaşma izinlerinin genişletilmesi, “kamusal açık alanın” fiilen daralabileceği endişesine yol açıyor.
Belediye kanadı, bu tür değişikliklerin “hizmet kalitesini artırma, yatırım çekme ve bakım-onarım finansmanı” gerekçeleriyle yapıldığını savunurken, hukukçular “kamu hizmetinin özelleştirilmesi ile kamusal alanın ticarileştirilmesi arasındaki çizginin” dikkatle gözetilmesini vurguluyor.
Kent hakkı ve eşit erişim: En kırılgan gruplar nasıl etkilenecek?
Planlama değişiklikleri, özellikle çocuklar, yaşlılar ve dar gelirli haneler açısından eşit erişim sorununu gündeme taşıyor. Sağlık ve sosyal tesislerin özel statüye kayması; ücretlendirme, randevu/kapasite ve mekânsal erişilebilirlik bakımından yeni bariyerler üretebilir. Rekreasyon alanlarının özel etkinlik takvimleriyle sınırlanması, kamusal açık alanın fiili kullanımını daraltabilir. Kent sosyologları, “kamusal alanların ücretsiz ve engelsiz erişiminin” kentsel yaşam kalitesi için temel bir gösterge olduğunun altını çiziyor.
Şeffaflık ve katılım çağrısı: Plan notları, yoğunluk ve ulaşım etkisi açıkça paylaşılmalı
Şehir plancıları, her plan değişikliği için trafik/ulaşım etkisi, altyapı kapasitesi, yoğunluk artışı, gölgeleme/rüzgâr etkisi gibi nesnel göstergelerin kamuoyuna sunulmasını öneriyor. Ayrıca:
-
Askı süreçlerinde özet infografik ve karşılaştırmalı plan notu tablosunun yayımlanması,
-
Mahalle bazında yerinde bilgilendirme toplantıları yapılması,
-
Bağımsız etki analizi raporlarının erişime açılması,
-
İtiraz ve uzlaşma mekanizmalarının takvim ve yetki paylaşımıyla netleştirilmesi isteniyor.
Bu adımların, “kamusal yarar” ilkesinin somut kriterlerle denetlenmesine katkı sağlayacağı belirtiliyor.
Belediyeye sorular ve öneriler: Yol haritası netleşsin
Kamuoyunun öne çıkardığı başlıca sorular şunlar:
-
Plan değişikliklerinin kent bütününe etkisi hangi stratejik plan ve üst ölçekli hedef ile ilişkilendiriliyor?
-
Özel statüye dönen alanlarda ücret politikası, kota ve muafiyet kuralları olacak mı?
-
Her parsel için kamuya ayrılacak pay, kamusal kullanım saatleri ve erişim garantisi nasıl saptanacak?
-
Yeşil ve rekreasyon alanlarında net alan kaybı var mı; varsa nerede telafi edilecek?
Uzmanlara göre belediye, tartışmaları azaltmak için “Kamusal Alan ve Donatı Güvencesi İlkeleri” başlıklı, bütçeye ve imar yönetmeliğine bağlı bağlayıcı bir çerçeve yayımlayabilir. Bu çerçeve; asgarî kamusal kullanım oranı, erişim eşitliği, fiyat tavanları, engelli/dar gelirli muafiyetleri ve telafi-yer değiştirme kurallarını içermeli.
Sonuç: Kenti büyütürken kamusal olanı küçültmeyin
İzmir, yatırım ve hizmet kalitesini artırırken, kamusal alan ve kent hakkı ilkelerinden ödün vermeme sınavıyla karşı karşıya. Plan değişiklikleri; şeffaflık, katılım ve somut etkiler üzerinden tartışıldığında kentin güveni güçlenir. Aksi halde, “özel statüye dönüşüm” algısı derinleşir, sosyal rıza zayıflar ve imar kararları yargı süreçlerine taşınır. Kentlilerin beklentisi net: Karar çoksa, gerekçesi ve etkisi daha da net olmalı.
Kaynak: Nivent Kurtuluş / Gaze-temiz













