Özel Sağlık Hastanesinde Hizmet Krizi: Hastalar Neden Mağdur?
İzmir Özel Sağlık Hastanesi’nde yanlış reçetelerden yüksek tahlil ücretlerine, ameliyat sonrası enfeksiyon iddialarından randevu aksamalarına kadar pek çok şikâyet art arda gündeme geldi. Hasta hakları savunucuları ve uzmanlar, iletişim eksikliği ve finansal şeffaflık sorunlarına dikkat çekiyor.
Özel Sağlık Hastanesinde Hizmet Krizi: Hastalar Neden Mağdur?
YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE
Yanlış Reçeteler ve Kırılgan İletişim Zinciri
İzmir’in köklü özel sağlık kuruluşlarından biri olan Özel Sağlık Hastanesi, son haftalarda ardı ardına gelen hasta şikâyetleriyle gündemde. 5 Haziran’da Şeyma K., sekreterin “yanlış reçete” vermesi ve “daha günü gelmemiş ilacınız var” gerekçesiyle yeni bir reçete yazmaması nedeniyle mağdur olduğunu anlattı. Hastanın iddiasına göre sekreter, sorunu çözmek yerine hatalı kodlar göndererek reçete sürecini iyice uzattı ve sert üslubuyla güven ortamını zedeledi. Bu durum, hastanenin dijital ilaç onay sistemine dair soru işaretlerini de yeniden alevlendirdi.
Hastane Sistemine Girilen Hatalı Bilgiler Hasta Haklarını Zorlaştırıyor
4 Haziran’da Ayça Y. benzer bir bürokratik engelle karşılaştı. Tahlil sonuçlarını hastanenin web portalı üzerinden görüntülemek isteyen hasta, kayıt sırasında telefon numarasının yanlış girildiğini fark etti. Sonuçlara erişmek için gereken tek kullanımlık SMS kodu başka bir numaraya gidince, hasta verilerine erişim – ve dolayısıyla tedavi planı – gecikti. Bilgi işlem biriminin “tekrar SMS gönderemiyoruz” yanıtı, hastaların kişisel verilerini içeren sistemlerde yedek doğrulama mekanizmalarının bulunmadığını ortaya koydu.
Randevu Saatleri, Bekleme Süreleri ve Fizyolojik Riskler
20 Mayıs’ta ultrason randevusu için hastaneye gelen Emel Ç., “idrara sıkışmış” şekilde beklemek zorunda kaldığını belirtti. Randevu saatinin geçmesine rağmen sıranın kaydırılması, tetkik öncesi fizyolojik koşulları kritik olan hastalar için potansiyel tıbbi riske dönüşüyor. Benzer biçimde 10 Mayıs’ta Diren A., genel cerrahi randevusu için tam bir saat doktor beklediğini; acil muayene ihtiyacı doğduğunda ise başka bir kuruma yönlendirildiğini dile getirdi. Sağlık Hizmetleri Uzmanı Dr. Zeynep Alp, “Özel hastanelerin randevu planlamasında öncelik sırası şeffaf olmalı; aksi hâlde randevu hazırlanma protokolü sağlık güvenliğini bozar” değerlendirmesini yapıyor.
Ameliyat Sonrası Yoğun Bakım ve Hayati Tehlike İddiası
10 Mayıs’ta gündeme gelen en çarpıcı olay ise Derya D.’nin 3 Şubat’ta Kadın Doğum bölümünde geçirdiği kistektomi ve myomektomi operasyonu sonrası yaşadığı komplikasyon. Ameliyathanede bakteri kaptığını öne süren hasta, 14 gün yoğun bakımda kaldığını, kan dolaşımında toksik şok tablosu geliştiğini aktardı. İddialar arasında, ameliyat uzadığı hâlde yakınlarına bilgi verilmediği ve “hasta çıktı” mesajının hemşire aracılığıyla geç ulaştırıldığı da var. Enfeksiyon Hastalıkları Derneği üyesi Prof. Ayhan Demir, “Sterilizasyon zincirindeki tek bir hata bile septik tabloya yol açabilir; ameliyat sonrası bilgi akışı da hastanın yasal hakkıdır” diyor.
Finansal Şeffaflık Tartışması: Kan Tahlili Ücretleri ve Sigorta Anlaşmazlıkları
27 Mart’ta Mustafa T., annesi için istenen tek tüp kan testinin 12.176 TL olarak faturalandırıldığını, üstelik ameliyat ertelendiği hâlde ücretin iade edilmediğini belirtti. E-nabız verilerine göre aynı panelin kamu hastanelerindeki ortalama maliyeti 1.200 TL. 22 Nisan’da sigorta sisteminin “çöktüğü” gerekçesiyle 1.250 TL ödeme talep edildiğini iddia eden Turan D. ise, “Kağıt imzalatıp sonra provizyonu biz gireriz” önerisinin hasta lehine güvence sunmadığını vurguladı. Sağlık Ekonomisti Doç. Dr. Okan Gür, “Şeffaf fiyat politikası olmayan kurumlar, hastanın sigorta sözleşmesindeki haklarını zayıflatır” görüşünde.
Hastane Yönetiminden Beklenen Adımlar
Hastane yetkilileri, yazılı açıklamalarında “Hasta memnuniyeti önceliğimizdir; tüm süreçler Sağlık Bakanlığı yönetmeliklerine uygundur” ifadesini kullansa da somut iyileştirme planı paylaşmadı. Türk Tabipleri Birliği Hasta Hakları Komisyonu, 24 Nisan’da yayınladığı raporda “özel hastanelerde randevu aksaklığı ve bilgi eksikliğinin hasta güvenliği riskini artırdığı” uyarısını yineledi. Hukuk danışmanları, mağduriyet yaşayan hastalara Ücret İadesi ve Malpraktis Yasası kapsamında resmi arabulucu sürecine başvurmalarını tavsiye ediyor.
Uzmanlar Hastaları Nasıl Korunmaya Çağırıyor?
Hasta Hakları Derneği Başkanı Av. Gülçin Saraç, “Tahlil sonuçlarına erişim tek bir doğrulama yöntemine bağlı olmamalı; sistem kaynaklı sorunlarda hastane sorumludur” diyor. Saraç ayrıca, “Hekim randevuya gelmezse veya ameliyat sonrası komplikasyon gelişirse, hastaların gerekirse İl Sağlık Müdürlüğü’ne resmi şikâyette bulunma hakkı vardır” hatırlatmasını yapıyor.
Sonuç: Güven Krizi Çözülmezse Ne Olur?
Tıbbi hizmetin özü güvene dayanır. Sekreter masasından ameliyathaneye kadar zincirin her halkası şeffaflık ve profesyonellikle çalışmadığında, itibar kaybı kaçınılmaz. Özel Sağlık Hastanesi’nin iletişim, sterilizasyon ve fiyatlandırma alanlarındaki soru işaretlerini gidermemesi hâlinde, yalnızca hasta portföyü değil, sağlık turizmi potansiyeli de risk altına girebilir.













