Pekin’de Otel Kapısına Gelen Polis: Türkiye–Çin İlişkilerinde Alarm Zilleri

Pekin’de bir Türk konuğun otelinde yaşanan polis kontrolü, Türkiye–Çin ilişkilerinde güven, ekonomi ve diplomasi eşgüdümü tartışmalarını alevlendirdi; çözüm için dört başlık öneriliyor.

Pekin’de Otel Kapısına Gelen Polis: Türkiye–Çin İlişkilerinde Alarm Zilleri

Pekin’de Otel Kapısına Gelen Polis: Türkiye–Çin İlişkilerinde Alarm Zilleri

YEREL GÜNDEM / ANKARA

Bir Misafirliğin Gecesinde Kapıya Dayanan Polis

Çin’de uluslararası bir düşünce kuruluşu davetiyle bulunan Türk bir katılımcının, konakladığı otel odasında polis tarafından gece vakti kontrol edilmesi, Ankara–Pekin hattında güven ve algı sorunlarını yeniden gündeme taşıdı. Aynı etkinliğe katılan Alman, Fransız, İranlı ve Filistinli misafirler benzer bir uygulamayla karşılaşmazken, olay “Türk vatandaşlarına yönelik farklı muamele” iddialarını beraberinde getirdi. Güvenlik taramaları Çin’in rutin prosedürü olarak gösterilse de, uygulamanın seçici biçimde hissedilmesi Türkiye’nin “sabıkalı ülke” algısından tamamen çıkamadığı yorumlarını güçlendiriyor.

Siyaset, Güvenlik ve Çifte Mesajlar

Resmî ağızlardan sıklıkla dillendirilen “Asya ile derinleşme” hedefi, sahadaki kırılgan görüntüyle çelişiyor. Türkiye bir yandan Şanghay İşbirliği Örgütü ve BRICS gibi platformlara ilgi beyan ederken, diğer yandan Çin’i doğrudan ilgilendiren hassas başlıklarda (Uygur Türkleri, Suriye dosyası, Rusya–Ukrayna savaşı) farklı, hatta çelişkili mesajlar verildiği algısı oluşuyor. Bu tutarsızlık, Pekin’in Ankara’ya dair temkinli duruşunu pekiştiriyor; vize, protokol ve güvenlik denetimlerinde daha “sert” uygulamalarla karşılaşılmasına zemin hazırlıyor.

Uygur Gölgesi ve Suriye Denklemindeki Basınç

Uygur meselesi, son yıllarda söylemde yumuşama çabalarına rağmen ilişkilerin üzerinde kalıcı bir gölge bırakmayı sürdürüyor. Çin tarafı, Suriye sahasında yabancı savaşçıların geçmiş rolüne ve güvenlik yapılarındaki varlıklarına işaret ederek, bölgedeki istikrara yönelik riskleri vurguluyor. Ankara ise terörle mücadele ve insani sorumluluk dengesine dikkat çekiyor. Ancak Pekin’in güvenlik hassasiyeti ve “iç işlerine müdahale” algısı, politik diyaloğu zorlaştıran en kritik başlık olmaya devam ediyor.

Ekonomide Yatırım Vaadi, Gerçekte Tıkanıklık

İkili ilişkilerin ekonomik sütununda da sancılar mevcut. Ticaret açığı Türkiye aleyhine seyrederken, elektrikli araçlar başta olmak üzere yeni nesil yatırımlar “gümrük tarifeleri” ve karşılıklı beklentiler yüzünden ağır ilerliyor. Çinli şirketlerin yatırım taahhütlerinin somut projelere dönüşmesi için öngörülebilir bir düzenleme çerçevesi, şeffaf teşvik ve karşılıklı güven şart. Aksi halde siyasi dalgalanmalar ekonomik ajandayı da kolaylıkla raydan çıkarıyor.

İletişim Kazaları ve Eşgüdüm Eksikliği

Diplomasi kulislerinde, son dönemde Türkiye’nin Çin politikasında “eşgüdüm ve zamanlama” hatalarına dikkat çekiliyor. Pekin’e verilen pozitif mesajların hemen ardından gümrük kararları gibi gerilim doğuran adımların gelmesi, güven tesisini zorlaştırıyor. Benzer şekilde, Türkiye’de üçüncü ülkelerin Çin karşıtı söylem ve etkinliklerine ev sahipliği yapıldığı algısı, Pekin’de “çifte standart” izlenimini güçlendiriyor. Sonuçta, tekil jestler kalıcı etkiye dönüşmeden boşa düşüyor.

Çıkış Yolu: Dört Başlıkta Akılcı Tasarım

  1. Kurumsal Eşgüdüm: Dışişleri, ekonomi ve güvenlik birimleri arasında önceden istişare ve mesaj birliği.

  2. Öngörülebilir Ekonomi: Gümrük ve yatırım rejiminde ani kararlar yerine takvimli, etki analizi yapılmış adımlar.

  3. Hassas Dosyalarda İnce Diplomasi: Uygur ve Suriye başlıklarında şeffaf, gerilimi azaltıcı, insan odaklı bir dil.

  4. Karşılıklı Saygı Esası: Güvenlik kontrolleri gibi uygulamalarda muhatap ülke vatandaşlarına eşit muamele ve konsolosluklar arası hızlı iletişim kanalları.

Türkiye–Çin ilişkilerinin potansiyeli yüksek; fakat bu potansiyelin hayata geçmesi, “büyük sözler–küçük krizler” sarmalının kırılmasına bağlı. Vizyoner hedeflerle sahadaki uygulamaların aynı sayfada buluştuğu, özenli ve vakur bir diplomasi yaklaşımı, hem vatandaşların itibarını koruyacak hem de ekonomik–siyasi işbirliğini kalıcı kılacaktır.


www.yerelgundem.com

Kaynak: Barçın Yinanç / T24