Prof. Dr. Sözüer’den Net Uyarı: Acilen Hukuka Dönülmeli
Prof. Dr. Adem Sözüer, Şişli Belediye Başkanı’nın tutukluluğuna dair hukuki gerekçelerin siyasi olduğunu savunarak, Türkiye'nin acilen hukuka dönmesi gerektiğini vurguladı. AİHM ve AYM içtihatlarına aykırı kararlar yargı bağımsızlığını sorgulatıyor.

Türkiye Hukuk Devletinden Uzaklaşıyor mu? Prof. Dr. Sözüer’den Net Uyarı: “Acilen Hukuka Dönülmeli”
YEREL GÜNDEM / ANKARA
Şişli Belediye Başkanı Şahan’ın tutukluluğu tartışma yaratıyor
19 Mart 2025’te başlatılan “Kent Uzlaşısı” operasyonu kapsamında gözaltına alınarak tutuklanan ve yerine kayyum atanan Şişli Belediye Başkanı’nın tutukluluğu hukuki tartışmaların odağına oturdu. Prof. Dr. Adem Sözüer, Şahan’ın tutukluluğuna yapılan itirazın reddedilmesine ilişkin yaptığı değerlendirmede, tutuklama gerekçelerinin hukuki değil siyasi olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Adem Sözüer: “Vicdanî kanaat keyfilik değildir”
Sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada Prof. Dr. Sözüer, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yer alan hükümler ile Yargıtay, AYM ve AİHM içtihatlarının açık şekilde ihlal edildiğine dikkat çekti. “Kaçma şüphesi” ve “delilleri karartma” gibi soyut gerekçelerle tutukluluk halinin devam ettirilmesinin hukukla açıklanamayacağını belirten Sözüer, “Vicdanî kanaat”in gerekçesiz keyfî karar anlamına gelmeyeceğini hatırlattı.
Delilsiz tutuklamalar hukuk devletini zedeliyor
Prof. Dr. Sözüer’e göre, tutuklamalarda kullanılan ifadeler büyük ölçüde soyut ve ucu açık. “Adlî kontrol neden yetersiz kalıyor, deliller neden toplanamıyor, hangi somut bulgular tutukluluğu gerekli kılıyor” gibi soruların hiçbirine somut yanıt verilmediğini dile getiren Sözüer, bunun bir hukuk devletinde kabul edilemeyeceğini vurguladı. AİHM ve AYM kararlarının dahi uygulanmadığı bir ortamda, siyasilerin hedef alınmasının yargıya olan güveni derin şekilde sarstığını ifade etti.
“Keyfî yargı uygulamaları hukuk krizinin göstergesidir”
Prof. Dr. Sözüer’in açıklamalarında öne çıkan en çarpıcı vurgu, “gerekçe adı altında keyfîliğin dayatılması” oldu. AİHM ve AYM içtihatlarının da işaret ettiği üzere, kanun hükümlerinin basit tekrarının gerekçe sayılamayacağını belirten Sözüer, böyle kararların vicdanî kanaati değil, siyasi iradenin yargıya müdahalesini yansıttığını söyledi. “Türkiye acilen hukuka dönmeli” çağrısıyla, yargının bağımsızlığına ve hukukun üstünlüğüne dikkat çekti.
Siyasi iklimde yargının tarafsızlığı yeniden tartışılıyor
Şahan’ın tutukluluğu yalnızca bir yerel yöneticiye yönelik adli işlem olarak değil; yargının genel işleyişine ve siyasal ortamın etkisine dair bir test olarak görülüyor. Son yıllarda artan tutuklamalar, kayyum atamaları ve uzun süreli yargılamalar, hukuk devleti ilkesine olan inancı zedeliyor. Uzmanlara göre bu durum, yalnızca muhalefeti değil, tüm toplum kesimlerini etkileyen bir adaletsizlik krizine dönüşmüş durumda.
Çözüm önerisi net: Yargı bağımsızlığı tesis edilmeli
Hukukçular, çözümün açık olduğunu belirtiyor: Yargı bağımsızlığına saygı gösterilmeli, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları eksiksiz uygulanmalı, tutuklama gibi ağır tedbirler ancak somut ve ikna edici gerekçelerle verilmelidir. Aksi takdirde hem iç hukuk hem de uluslararası alandaki itibarsızlaşma süreci derinleşecektir.