Rüyaların Gizemli Dünyasında İki Çarpıcı Hikâye
Bağdat’ta yaşanan iki tarihi rüya olayı, rüya tabirlerinin hem dini hem de sosyal boyutlarını gözler önüne seriyor. Bilge tabirciler, rüyaları sadece anlamakla kalmadı, gerçekleri öngörerek yaşamları etkiledi.
Yüzü Kararan Adamın Kızı Oldu, Cinsel Organı Kesilenin Hayatı Karardı
BİLGE TABİRCİ / BAĞDAT, IRAK
Rüyaların Gizemli Dünyasında İki Çarpıcı Hikâye
İslam tarihinde yer etmiş iki farklı rüya, yalnızca gördükleriyle değil, sonrasında yaşananlarla da rüyaların sırlarla dolu dünyasına ışık tutuyor. Birincisi Abbasî döneminde geçen, İbrahim b. Abdullah Kirmanî'nin yorumuyla tarihe geçen bir rüya; diğeri ise trajik bir şekilde gerçekleşen ürkütücü bir düş.
Yüz Kararmasıyla Gelen Müjde
Abbasî vezirlerinden Mehdi b. Mensur, bir gece rüyasında yüzünün karardığını gördü. Sabah olur olmaz çevresindeki tabircileri topladı ve rüyasının ne anlama geldiğini sordu. Ancak hiçbir yorumcu tatmin edici bir açıklama getiremedi. Bunun üzerine içlerinden biri, Kirman’ın bilge tabircisi İbrahim b. Abdullah Kirmanî’yi önerdi. Kirmanî rüyayı dinledikten sonra net bir şekilde, “Bir kızın olacak” dedi.
Bu cevap karşısında herkes şaşkına döndü. Neye dayandığını sorduklarında ise Kur’an-ı Kerim’den Nahl Suresi’ne atıf yaptı: “Onların birine kızı olduğu müjdelenirse oldukça kızar, yüzü simsiyah olur.” (Nahl 58)
Aynı gün Mehdi b. Mensur’un gerçekten de bir kızı dünyaya geldi. Bu öngörüsü nedeniyle Kirmanî’ye önce on bin dirhem, ardından bin dirhem daha ödül verildi. Bu olay, rüya tabirinin inceliklerini bilen bir kişinin sezgilerinin ve ilmi birikiminin ne denli etkileyici olabileceğini bir kez daha gösterdi.
Kesilen Organın Ardından Gelen Felaket Zinciri
Bir diğer çarpıcı hikâye ise, rüyasında cinsel organının kesildiğini gören bir adamın başından geçti. Rüyasını birçok tabirciye anlattı. Kimileri bunun ölüm, kimileri aileden ya da makamdan ayrılık, kimileri de soyunun kesileceği ya da mal kaybı olacağı anlamına geldiğini söyledi. Her biri farklı bir yorum getirse de hiçbir tabir, adamın başına gelecek felaketler zincirini tam anlamıyla yansıtamadı.
Adam kısa süre sonra eşinden boşandı. Ardından çocuklarıyla ticaret için deniz yolculuğuna çıktı. Ancak şiddetli bir fırtına sonucu gemisi alabora oldu. Hem kendisi hem de çocukları denizde boğuldu. Tüm serveti sulara gömüldü. Olay sonrası kıyıya vuran cansız bedeninin cinsel organı bir köpek balığı tarafından parçalanmıştı.
Bu hikâye, bazı rüyaların sadece metaforik değil, birebir yaşanacak olaylara işaret edebileceğini çarpıcı biçimde ortaya koyuyor.
Rüya Herkese Anlatılmaz
Rüya tabiri söz konusu olduğunda sadece doğru yorum değil, doğru kişiye anlatmak da büyük önem taşıyor. İmam Cafer-i Sadık’ın şu uyarısı dikkat çekiyor: “Rüya, cahillerin sözüyle değişmez. Ama bununla birlikte rüyanın yorumunu şu dört gruptan sormayın: İnançsızlar, kadınlar, cahiller ve düşmanlar. Zira rüyayı bunlara açmanın bir faydası yoktur.”
Rüyanın tabirinde niyet, bilgi ve anlayış önemlidir. Yanlış kişiye anlatılan bir rüya, ya eksik yorumlanır ya da kişiye zarar verir. Tarih boyunca bilge tabirciler, yalnızca yorum yapmakla kalmamış; aynı zamanda rüya sahibinin ruh halini, toplumsal statüsünü ve yaşadığı dönemi de göz önünde bulundurmuşlardır.
Modern Yorumlara Açık Bir Miras
Günümüzde psikoloji ve bilinçaltı yorumlarıyla da değerlendirilen rüyalar, geçmişte olduğu gibi hâlâ ilgi çekmeye devam ediyor. Ancak bu kadim örnekler, rüyaların yalnızca bireysel değil toplumsal ve hatta dini bağlamda da önemli sonuçlar doğurabileceğini gösteriyor.
Rüyalarla ilgili bu tür tarihi kayıtlar, hem bireysel hem de kolektif hafızanın parçası olarak dikkatle okunmalı ve yorumlanmalıdır. Her ne kadar çağımızda bilimsel yorumlar ön planda olsa da, rüyaların iç dünyamıza açılan pencereler olduğunu unutmamak gerekir.
#rüya #tabir #Kirmani #Abbasiler #İslamTarihi #İmamSadık #rüyayorumu #rüyalar













