Terörsüz Türkiye Sürecinde Rol Tartışması: Uçum'un Özel Kanun Teklifi ve DEM Parti'nin Öcalan Çağrısı Gündemde
"Terörsüz Türkiye" süreci, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum'un "özel kanun" teklifi ve DEM Parti'nin "komisyon Öcalan'la görüşmeli" talebiyle yeni bir tartışma evresine girdi. Muhalefet, komisyonun bağımsızlığını sorguluyor.
"Terörsüz Türkiye" Sürecinde Rol Tartışması: Uçum'un "Özel Kanun" Teklifi ve DEM Parti'nin "Öcalan" Çağrısı Gündemde
YEREL GÜNDEM / ANKARA
Türkiye'nin en önemli gündem maddesi olan "Terörsüz Türkiye" sürecinin yol haritası, Cumhurbaşkanlığı ve DEM Parti'den gelen iki kritik açıklamayla yeniden şekillendi ve Meclis'te kurulan komisyonun rolüne ilişkin hararetli bir tartışma başlattı. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum'un sürece özel bir "geçiş kanunu" çıkarılması gerektiğini savunmasıyla eş zamanlı olarak, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları'nın komisyonun acilen Abdullah Öcalan ile görüşmesi yönündeki çağrısı, sürecin nasıl işleyeceğine dair farklı beklentileri ortaya koydu. Bu gelişmeler, Dr. Aytun Çıray gibi muhalif siyasetçiler tarafından, komisyonun bağımsızlığına yönelik şüpheleri dile getiren eleştirilere neden oldu.
Saray'dan "Geçiş Süreci Kanunu" Formülü
Sürecin hukuki altyapısına ilişkin en net sinyal, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum'dan geldi. Uçum, kaleme aldığı bir yazıda, "Terörsüz Türkiye" sürecinin kendine özgü dinamikleri olduğunu belirterek, mevcut yasal çerçeveler yerine, bu döneme özel olarak tasarlanmış, ayrı bir "geçiş süreci kanunu" çıkarılmasının en doğru yöntem olacağını ifade etti. Bu teklif, iktidarın süreci, genel yasalardan bağımsız, özel ve kontrollü bir hukuki zemin üzerinde yürütme niyetinde olduğu şeklinde yorumlandı. Bu kanunun içeriğinin ne olacağı ve nasıl bir yasal rejim öngördüğü, Ankara'daki siyasi kulislerin ana gündem maddesi haline geldi.
DEM Parti'nin Önceliği: "Komisyon Öcalan'la Görüşmeli"
İktidar kanadından hukuki çerçeveye dair bu sinyal gelirken, sürecin diğer önemli aktörü DEM Parti ise önceliğin müzakere ve diyalog olduğunu vurguladı. Eş Genel Başkan Tülay Hatimoğulları, yaptığı açıklamada, Meclis'te kurulan komisyonun ilk ve en acil görevinin, sürecin "baş müzakerecisi" olarak tanımladığı Abdullah Öcalan ile zaman kaybetmeden bir görüşme gerçekleştirmesi olduğunu belirtti. Hatimoğulları, Öcalan ile görüşülmemesinin veya bu görüşmenin geciktirilmesinin, tüm sürecin aksaması anlamına geleceğini savunarak, komisyonu inisiyatif almaya davet etti. Bu çağrı, DEM Parti'nin sürecin ilerlemesi için Öcalan'ın doğrudan dahil edilmesini vazgeçilmez bir şart olarak gördüğünü bir kez daha teyit etti.
Aytun Çıray'dan İmalı Eleştiri: "Komisyon: Emredersiniz!"
Bu iki farklı ancak birbiriyle ilişkili talep, muhalefet kanadında komisyonun rolü ve bağımsızlığına dair eleştirileri de beraberinde getirdi. Siyasetçi Dr. Aytun Çıray, sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşımla bu duruma dikkat çekti. Çıray, Hatimoğulları'nın "Komisyon Öcalan’la görüşmeli" talebi ile Uçum'un "Özel kanun çıkarılmalı" önerisini art arda sıraladıktan sonra, "KOMİSYON: Emredersiniz!" şeklinde ironik bir yorumda bulundu. Bu paylaşım, komisyonun kendi iradesiyle hareket eden bağımsız bir yapı olmaktan ziyade, bir yandan Saray'dan gelen yasal direktifleri, diğer yandan sürecin diğer kilit aktörlerinin taleplerini yerine getiren bir "emir eri" konumuna düşürüldüğü yönündeki eleştirileri özetler nitelikteydi.
Komisyonun Bağımsızlığı ve Sürecin Geleceği Tartışılıyor
Uçum'un tepeden inme bir yasal çerçeve önerisi ile DEM Parti'nin müzakere odaklı talebi, Meclis komisyonunu kritik bir yol ayrımına getirmiş durumda. Önümüzdeki günlerde komisyonun atacağı adımlar, sürecin kaderini belirleyecek. Komisyon, tüm tarafları dinleyen, kendi gündemini oluşturan ve bağımsız bir uzlaşı arayışına giren bir mecra mı olacak, yoksa Dr. Aytun Çıray gibi eleştirmenlerin ima ettiği gibi, önceden belirlenmiş bir senaryoyu uygulayan bir araç olarak mı kalacak? Siyaset kulislerinde, bu sorunun cevabının, "Terörsüz Türkiye" girişiminin toplum nezdindeki meşruiyetini ve nihai başarı şansını doğrudan etkileyeceği konuşuluyor.













