Tom Barrack'ın hikayesi Osmanlı pasaportuyla başladı, Beyaz Saray’a kadar uzandı

ABD’nin yeni Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, Osmanlı’dan gelen kökleri, Trump’la olan yakın ilişkisi ve Türkiye’yi stratejik ortak olarak gören vizyonuyla dikkat çekiyor.

Tom Barrack'ın hikayesi Osmanlı pasaportuyla başladı, Beyaz Saray’a kadar uzandı

Trump’a bir telefon uzaklığındaki büyükelçi: Osmanlı’dan gelen Amerikan rüyası

Tom Barrack'ın hikayesi Osmanlı pasaportuyla başladı, Beyaz Saray’a kadar uzandı

YEREL GÜNDEM / ANKARA

Osmanlı pasaportlu dededen Washington’a uzanan hikâye

ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye Büyükelçiliği görevine aday gösterdiği ve Senato’dan onay alarak resmen atanan 77 yaşındaki iş insanı Thomas Joseph Barrack Jr., hem geçmişi hem de Trump’a yakınlığı ile dikkat çekiyor. Barrack, Senato’daki sunumunda dedesinin Osmanlı toprağı olan Lübnan’dan ABD’ye göç ettiğini anlatarak, hikayesini “Amerikan rüyası” olarak tanımladı.

Dedesi Osmanlı vatandaşıydı, cebinde 13 Türk lirasıyla yola çıktı

Barrack’ın dedesi Yusuf Abdullah, Bekaa Vadisi’nin Zahle bölgesinden ABD’ye göç eden 9 çocuklu bir Maronit Hristiyan ailenin en küçük ferdi. Osmanlı döneminde Maronitler ile Dürziler arasında yaşanan çatışmalar nedeniyle, dedesinin annesi, Hristiyan kökenli bir mutasarrıftan yardım alarak ona Osmanlı pasaportu ve yol parası sağladı. Tom Barrack’ın aktardığına göre, dedesi Napoli’ye Osmanlı posta gemisiyle giderken cebinde yalnızca 13 Türk lirası, bir gömlek, bir pantolon ve “Beni kabul ettiğiniz için teşekkür ederim” yazılı Arapça bir not vardı.

Orta Doğu’da yetişen bir iş adamı: Hem Katolik hem Müslüman kültürüne yakın

California’da büyüyen Barrack, Yahudi bir mahallede yetişti ve Katolik okullarında eğitim gördü. 1970’lerde Suudi Arabistan’a iş için giden Barrack, burada İslam kültürüyle yakından tanıştı. Kendisine rehber olan ilkenin “hoşgörü” olduğunu sıkça vurgulayan büyükelçi, Türkiye’nin çok katmanlı kültürel yapısını anlayabilecek nadir diplomatlar arasında görülüyor.

Trump’la 40 yıllık dostluk, büyükelçiliğe uzanan bir güven ilişkisi

Tom Barrack, Ronald Reagan döneminde İçişleri Bakanlığı’nda müsteşar yardımcılığı yaptıktan sonra 1991’de Colony Capital adlı yatırım şirketini kurarak 19 ülkede faaliyet gösteren bir iş ağına ulaştı. 1980’li yıllarda Trump’la tanışan Barrack, zamanla iş ortağı, danışman ve dost haline geldi. Trump, onun hakkında “Tom’un geleceği okuma yeteneği başka hiç kimsede yok” ifadelerini kullanmıştı.

Türkiye’yi stratejik ortak olarak görüyor

Senato oturumunda yaptığı sunumda Türkiye’nin NATO’daki rolüne ve Rusya’ya karşı duruşuna dikkat çeken Barrack, ABD–Türkiye arasındaki ticaret hacminin 100 milyar dolara çıkarılması için çalışacağını söyledi. Türkiye'nin nadir element kaynaklarıyla Çin’in tedarik zincirine karşı önemli bir alternatif olabileceğini vurgulayan Barrack, Ankara-Washington hattında ekonomik ve diplomatik açılımların önünü açabilecek bir vizyona sahip olduğunu ortaya koydu.

Siyasi krizlere doğrudan müdahil olabilir

Jeff Flake’in aksine Kongre ile güçlü bir bağ kurma geleneğinden ziyade, Trump’a “bir telefon mesafesinde” olan Barrack, kariyer diplomatlarının dışında bir profil çiziyor. Erdoğan’ın olası ABD ziyareti, F-35 programı, Suriye’den çekilme ve İsrail’in etkisinin sınırlandırılması gibi konular, Barrack’ın doğrudan etkileyebileceği sıcak başlıklar arasında.

Hayat felsefesi dikkat çekti: “İpi koparmam, çekerse gevşetirim”

Barrack’ın Senato oturumunda dile getirdiği hayat felsefesi de dikkat çekti. “Kırbaç kâfiyse elimi kılıca, dilim kâfiyse elimi kırbaca sürmem. Beni diğer kişiye bağlayan tek bir ip bile olsa onun kopmasına izin vermem. O çekerse ben gevşetirim, o gevşetirse ben çekerim” sözleri, diplomatik stratejisinin özünü oluşturacak gibi görünüyor.

www.yerelgundem.com

Kaynak: Nilgün Tekfidan Gümüş / Hürriyet