Trump–Erdoğan yakınlaşmasına rağmen Washington hattında tıkanıklık

Trump–Erdoğan hattında olumlu söyleme rağmen ilerleme sınırlı. Oval Ofis daveti çıkmadı; savunma dosyalarında F-16 teknik pazarlıkları sürerken, F-35’te Kongre engelleri öne çıkıyor. Gazze ve Suriye ayrışması da kamuoyu önünde görüntü vermeyi zorlaştırıyor.

Trump–Erdoğan yakınlaşmasına rağmen Washington hattında tıkanıklık

Trump–Erdoğan yakınlaşmasına rağmen Washington hattında tıkanıklık

YEREL GÜNDEM / ANKARA, TÜRKİYE

Oval Ofis daveti hâlâ yok: “Sıcak sözler” pratikte karşılık bulmuyor

Ocakta göreve başlayan ABD Başkanı Donald Trump ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında kamuoyuna açık övgü dili sürse de, ilişkilerin somut başlıklarda ilerlemediği görülüyor. Çok sayıda ülke lideri art arda Beyaz Saray’da ağırlanırken, Ankara’ya yönelik resmî ya da çalışma ziyareti formatında bir “Oval Ofis” daveti bugüne dek gerçekleşmedi. Bu tablo, iki liderin kişisel kimyasıyla öne çıkan atmosferin kurumsal düzeyde karşılık bulmakta zorlandığını düşündürüyor.

NATO Lahey temasları sonrası beklenti yükselmişti

İki lider, 24–25 Haziran’daki NATO Zirvesi’nde ayaküstü bir görüşme yapmış; zirve kulislerinde ikili gündemin “buz kırıcı” başlıklarla ele alındığı yorumları yapılmıştı. Ancak bu temastan sonra Washington’da bir ağırlama veya ileri tarihli bir davete ilişkin işaret gelmedi. Ankara cephesi açısından, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için eylülde New York gündemi olası bir “pencere” olarak görülüyor; buna karşın içeriksel mutabakat sağlanmadan kameralar karşısına çıkmanın riskli olduğu değerlendiriliyor.

Savunma dosyaları: F-16 teknik pazarlıkları, F-35 siyasi engelleri

Türk–Amerikan hattındaki en kritik başlıklar yine savunma dosyaları. F-16 modernizasyonu konusunda ilkesel onay havasına rağmen, paket kapsamı ve teknik/lojistik ayrıntılar nedeniyle müzakerelerin yavaş seyrettiği belirtiliyor. Ankara’nın başlangıçtaki geniş alım planını daha dar bir çerçeveye çekmesi de dosyanın “hacim–maliyet–takvim” ekseninde yeniden kalibre edildiğine işaret ediyor.
F-35 başlığında ise tablo daha karmaşık. Kongre’de son dönemde öne çıkan değişiklik önerileri, Türkiye’nin Hamas’la ilişkilendiği iddia edilen başlıklarda güvence talep ediyor ve yürütmeden sertifikasyon istiyor. Washington’da Türkiye karşıtı blokun, S-400 alımıyla başlayan süreci yeni gerekçelerle kalıcılaştırmaya çalıştığı değerlendirmeleri yapılıyor. Buna karşılık, diplomasi kanadında “çözüm penceresi” olduğunu savunan görüşler de tamamen sönmüş değil.

Gazze ve Suriye ayrışması: Kameralar önünde “risk yönetimi”

Gazze savaşına ilişkin temelde farklılaşan söylem ve pozisyonlar, iki liderin yan yana vereceği karelerin mesaj mimarisini zorlaştırıyor. Ankara, İsrail’e yönelik sert eleştirilerini sürdürürken; Washington cephesi Tel Aviv’e stratejik desteğini koruyor. Suriye dosyasında da yöntem ve hedefler bakımından açılan makas, olası bir Beyaz Saray basın açıklamasında “beklenmedik sorular–ani çıkışlar” riskini artırıyor. Bu nedenle, olası bir temasın kamuoyu ayağının sorunsuz gerçekleşebilmesi için tarafların önceden ölçülebilir ilerleme başlıkları üzerinde uzlaşması gerekiyor.

İç politika optikleri ve koreografi hesabı

Ankara, liderlik imajının yönetiminde yüksek koreografi hassasiyeti güdüyor. Mesajın tonu, mekânı ve zamanlaması kadar verilecek görüntülerin iç kamuoyuna etkisi de gözetiliyor. Bu çerçevede, “kritik dosyalarda ilerleme yokken Oval Ofis’te kare verme”nin yaratacağı tartışmalar masada. Washington açısından da benzer bir denge var: Trump yönetiminin NATO savunma harcaması hedefleri, Ukrayna savaşı ve iç gündem öncelikleri arasında Türkiye’ye ayrılan alan dikkatli hesaplanıyor.

Eylülde “New York fırsatı” var; tıkanıklığı açacak başlıklar aranıyor

BM Genel Kurulu marjında New York’ta bir ikili buluşma ihtimali, takvimsel olarak en yakın senaryo. Ancak bunun için, F-16 paketinde ölçülebilir teknik ilerleme, F-35 tartışmalarında siyasi tansiyonu düşürecek formüller ve Gazze/Suriye dosyalarında “çerçeve anlaşması” niteliğinde ara formüller gerekiyor. Aksi hâlde, iki liderin yıllardır süren “yüksek sıcaklıkta retorik–düşük sıcaklıkta icraat” döngüsü devam edecek gibi görünüyor.


www.yerelgundem.com

Kaynak: Barçın Yinanç / T24