Trump'ın Ortadoğu Ziyareti Üzerine Analiz!

ABD Başkanı Donald Trump'ın Suudi Arabistan, Katar ve BAE ziyaretleri, bölgede güvenlik, enerji ve diplomaside yeni bir paradigmaya işaret ediyor. Anlaşmaların ekonomik boyutu kadar, İran-Suriye-Filistin denklemine etkileri ve transaksiyonel dış politika anlayışı detaylı olarak analiz edildi.

Trump'ın Ortadoğu Ziyareti  Üzerine Analiz!

Trump'ın Ortadoğu Ziyareti Küresel Medya'da Etkileri

YUSUF İNAN / YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE

ABD Başkanı Donald Trump'ın Mayıs 2025'te Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'ni kapsayan Ortadoğu turu, yüzyılın en çok konuşulan lider temaslarından biri olarak kayıtlara geçti. Sadece milyarlarca dolarlık anlaşmalara sahne olmadı; bu ziyaret, yeni bir Amerikan dış politikası anlayışının ve Ortadoğu'ya bakışının habercisiydi. Bu analizde Trump'ın ziyareti, şu üç eksende değerlendirilmektedir: stratejik güvenlik vizyonu, siyasi ve diplomatik paradigmalardaki değişim ve akademik/ideolojik çerçevede Ortadoğu tasavvuru.

STRATEJİK BOYUT: GÜVENLİK, ENERJİ VE ÇİN'İ DENGELEME 

Trump'ın ziyaretinde öne çıkan anlaşmalardan biri, Suudi Arabistan ile imzalanan 142 milyar dolarlık savunma ve teknoloji transferi mutabakatıydı. Bu anlaşma, hem ABD savunma sanayii için tarihi bir kazanç oldu hem de Suudi Arabistan'ın “2030 Vizyonu” kapsamında kendi askeri ve dijital altyapısını modernleştirme çabasının bir parçasıydı. Katar ve BAE ile yapılan toplamda 2 trilyon dolara yaklaşan enerji, yapay zekâ ve ulaşım anlaşmaları ise ABD için sadece ekonomik kazançlar değil, ayrıca bölgede Çin’in artan etkisini dengeleme stratejisinin bir aracıydı.

Ortadoğu, ABD-Çin rekabetinin yeni sahnesi haline gelirken, Trump’ın bu ziyaretiyle ABD’nin özellikle yapay zekâ, yarı iletken çipler ve enerji teknolojilerinde stratejik üzerlik iddiasının yeniden güçlendiği gözlendi. Bu anlamda, ziyaret sadece ticari değil, aynı zamanda çok kutuplu bir dünyada ABD’nin pozisyonunu koruma çabasıydı.

SİYASİ BOYUT: İRAN, SURİYE VE FİLİSTİN ÜZERİNDEN DENGE SİYASETİ

Trump, ziyaretinde özellikle İran’la ilgili mesajlarıyla dikkat çekti. 2018'de tek taraflı olarak çekildiği nükleer anlaşmaya geri dönüş sinyali veren Trump, “İranın güçlü ve güvenli olmasını isteriz, ama nükleer silahları olamaz” sözleriyle hem sert hem uzlaşmacı bir tonu bir arada kullandı. Bu mesaj, Suudi Arabistan ve BAE tarafından olumlu karşılanırken, İran medyası tarafından “taktiksel yumuşama” olarak yorumlandı.

Diğer taraftan Trump'ın Suriye yaptırımlarını kaldırma sözü ve Suriyeli geçici lider Ahmed el-Şeraa ile görüşmesi, 2000 yılından bu yana ilk defa bir ABD Başkanının Suriye liderliğiyle temas kurması olarak öne çıktı. Bu temas, ABD'nin yeniden Ortadoğu mimarı olma iddiasını güçlendirirken, aynı zamanda çıkar odaklı diplomasinin yeni bir göstergesi oldu.

Filistin meselesine dair ise Trump’ın ziyareti boyunca herhangi bir somut adım atmaması, Arap kamuoyunda hayal kırıklığı yarattı. Gazze'de süren savaş ortamına rağmen Trump'ın “barış ve kalkınma” mesajları vermesi, çelişkili bulundu. Özellikle Al Jazeera ve Çin basını, bu tutumu insani değerlerden uzak bir pragmatizm olarak yorumladı.

AKADEMİK VE İDEOLOJİK BOYUT: DEĞERLER Mİ, ÇIKARLAR MI?

Trump'ın ikinci başkanlık dönemine damga vuran “transaksiyonel diplomasi” (işlemsel diploması), bu ziyarette zirveye ulaştı. Beyaz Saray, bu gezide toplam 2 trilyon dolarlık anlaşma sağlandığını duyururken, bu rakamın gerçekliği akademik çevrelerde tartışıldı. Harvard Kennedy School'dan Prof. Joseph Nye, ziyareti "sert gücün zaferi ama yumuşak gücün iflası" olarak yorumladı.

Etik tartışmalarda da Trump'ın tutumu çarpıcıydı: Katar tarafından hediye edilen 400 milyon dolarlık “uçan saray” niteliğindeki Boeing uçağı, Washington'da etik komisyonların gündemine taşındı. Trump'ın, bu eleştirilere "aptal mıyım, bedava uçağı reddedeyim?" şeklindeki yanıtı, klasik realist çıkar siyasetinin ifadesi olarak okundu.

Tüm bu veriler ışığında, Trump'ın Ortadoğu ziyareti yeni bir dönemin başladığının habercisidir. Değer odaklı liberal diplomasi yerine, çıkar odaklı realist diplomasi öne çıkmakta; bu yaklaşım bölgesel düzenin yeniden şekillenmesinde kritik rol oynamaktadır.

YUSUF İNAN / YEREL GÜNDEM

www.yerelgundem.com