Can Holding Soruşturmasına Siyasî Yansımalar: Şamil Tayyar’dan güç savaşı çıkışı
Şamil Tayyar, Can Holding soruşturmasının seyrini “güç savaşı” iddiasıyla eleştirerek belirsizlik vurgusu yaptı. Dosyada kayyım, tutuklamalar ve adlî kontrol kararları tartışılırken, soruşturmanın siyaset–bürokrasi ve medya ekosistemine etkileri gündemde.

Can Holding Soruşturmasına Siyasî Yansımalar: Şamil Tayyar’dan “güç savaşı” çıkışı
YEREL GÜNDEM / ANKARA, TÜRKİYE
AK Parti MKYK üyesi ve eski milletvekili Şamil Tayyar, Can Holding’e yönelik yürütülen soruşturmanın seyrine ilişkin sosyal medya hesabından sert bir değerlendirme yaptı. Tayyar, “iki kardeş patronun firari, yönetim kurulu başkanının tahliye, içeride beş tutuklu olduğu” iddiasını hatırlatarak, dosyanın kapsamına kıyasla tutuklu sayısının “yetersiz” olduğunu savundu ve “devlet içi güç savaşının sert geçtiği” yorumunda bulundu. “Umarım duyduklarım yalandır” diyerek belirsizlik vurgusu yapan Tayyar, aksi halde “bir arınma fırsatının daha kaçacağı” uyarısında bulundu.
Tepkinin fitilini ateşleyen paylaşım
Tayyar’ın mesajında, soruşturmanın merkezindeki suçlamalar “kaçakçılık, dolandırıcılık, kara para aklama ve suç örgütü kurma” başlıklarıyla anıldı. Ayrıca holding bünyesindeki 121 şirket için kayyım süreçlerine ve medyadaki bazı kuruluşların (Habertürk, Bloomberg HT, Show TV) kayyıma devrine atıf yapıldı. Tayyar, İBB soruşturmasında “korumanın dahi içeri alındığı” bir dosyayla kıyaslama yaparak, Can Holding soruşturmasında tutuklu sayısının “beş kişiyle sınırlı tutulmasının” soru işaretleri doğurduğunu belirtti.
Soruşturmanın fotoğrafı: Kayyım, tutuklamalar ve süreç
Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre soruşturma çok sayıda şirketi ve farklı sektörde faal yapıları kapsıyor. Anadolu Ajansı’ndaki habere göre dosyada gözaltına alınan şüphelilerden beş kişi tutuklandı; bir kısım şüpheli hakkında ise adlî kontrol tedbirleri uygulanıyor.
“Güç savaşı” tartışması: Siyaset–bürokrasi hattı
Tayyar’ın “devlet içi güç savaşı” ifadesi, soruşturmanın sadece adlî değil, aynı zamanda siyasî ve bürokratik boyutlarının da tartışıldığı bir zemine işaret ediyor. Kulislerde, soruşturmanın kapsamının genişliği ile tutuklama ve adlî kontrol kararlarının dengesinin yeni polemiklere yol açabileceği, soruşturmaya dair iletişimin ise belirsizlik algısını güçlendirdiği konuşuluyor.
Hukukî süreç ve olası senaryolar
Soruşturma; MASAK raporları, şirketler arası para hareketleri, vergi ve gümrük incelemeleri gibi teknik başlıklarda derinleşebilir. İddiaların kanıtlarla desteklenmesi halinde yeni tutuklama veya malvarlığı tedbirleri gündeme gelebilir; tersi durumda kayyım yönetimlerinin akıbeti ve şirketlerin operasyonel sürekliliği yeniden değerlendirilebilir. Uzmanlar, bu tür geniş dosyalarda “mali iz sürme” ve “suç gelirlerinin kaynağını ortaya koyma” süreçlerinin zaman alabildiğine dikkat çekiyor.
Piyasa ve medya ekosistemi üzerindeki etkiler
Holdingin medya, eğitim, enerji ve perakende gibi farklı alanlarda faaliyet göstermesi, soruşturmanın etkilerini yalnızca adliye koridorlarında değil, reklam–pazarlama, içerik üretimi ve tedarik zinciri gibi alanlarda da hissettirebilir. Medya kuruluşlarında kayyım yönetimi, yayıncılık standartları ve editoryal bağımsızlık tartışmalarını beraberinde getirirken; finansal piyasalarda belirsizlik algısı, kredi ve tedarik ilişkileri üzerinde baskı yaratabilir.
Şeffaflık çağrısı ve “arınma” vurgusu
Tayyar’ın son cümlelerinde öne çıkan “arınma fırsatı” ifadesi, soruşturmanın adalet ve hesap verebilirlik ekseninde ilerlemesi gerektiği beklentisini yansıtıyor. Kamuoyu, sürecin şeffaf yürütülmesini; delil ve gerekçelerin açık biçimde paylaşılmasını; yargısal kararların tartışmaları sonlandıracak sadelik ve tutarlılıkta olmasını talep ediyor.