Kalp ve damar hastalıklarında doğru zamanlama vurgusu: Bir numaralı ölüm nedeni için uyarı
Bodrum’daki “Sağlığımız Konuşmaya Değer” söyleşisinin ikincisinde, kalp ve damar hastalıklarının bir numaralı ölüm nedeni olduğu hatırlatıldı; erken tanı, yaşam boyu risk yönetimi ve doğru zamanlama vurgulandı.
Yerel Gündem 
Kalp ve damar hastalıklarında “doğru zamanlama” vurgusu: Bir numaralı ölüm nedeni için uyarı
BİLGE DOKTOR / BODRUM
Bodrum Amerikan Hastanesi’nin başlattığı “Sağlığımız Konuşmaya Değer” söyleşi serisinin ikincisi, “Kalp ve Damar Hastalıkları’nda Doğru Zamanlama” temasıyla Villa Ofis Bahçesi’nde gerçekleştirildi. Etkinliğin açılışında konuşan Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü’nden Op. Dr. Özgür Kocamaz, kalp-damar hastalıklarının tüm dünyada birinci sıradaki ölüm nedeni olduğunu anımsatarak, “Dünyada bulaşıcı olmayan hastalıklar tüm ölümlerin büyük çoğunluğunu oluşturuyor; bunların içinde kalp ve damar hastalıkları ilk sırada. Kanser, savaş, trafik kazaları gibi nedenler gündemde kalsa da toplam kayıp ve sakatlık payında damarsal hastalıklar öne çıkıyor.” dedi.
Serinin ikinci durağı: Gündem “doğru zamanlama”
Söyleşide, hastalıkların çoğu zaman sessiz ve sinsi seyretmesi nedeniyle “zaman algısını düzeltmenin” önemine dikkat çekildi. Kocamaz, “Tanımda ‘kalp hastalığı’ yerine ‘kalp damar hastalığı’ demeyi tercih ediyorum; çünkü mesele damarın sağlığı. Tehdit, çoğu kez belirti vermeden birikir ve sonuçları aniden, yıkıcı şekilde ortaya çıkar.” ifadelerini kullandı.
‘Sessiz’ ilerleyen tehdit: Erken tanı için bilinç şart
Kalp-damar hastalıklarının en zor yanının erken fark edilmemeleri olduğuna vurgu yapan Kocamaz, “Bakmazsak görmüyoruz. Damar hastalığının en belirgin özelliği uzun süre ses çıkarmaması; fakat kendini gösterdiğinde tablo ağır olabilir. Bu yüzden, risk faktörleri ortaya çıkmadan düzenli tarama ve yaşam tarzı yönetimi kritik.” dedi.
Anne karnından itibaren korunma: Yaşam boyu risk yönetimi
Uzmanlar, risk birikiminin gebelikten itibaren başladığını; çocukluk, erişkinlik ve ileri yaşta davranış kalıplarının damar sağlığını belirlediğini hatırlattı. Değiştirilemeyen etkenler (yaş, cinsiyet, aile öyküsü) yanında değiştirilebilir riskler şunlar olarak sıralandı:
-
Tütün ve nikotin ürünleri kullanımı
-
Yüksek tansiyon, yüksek LDL kolesterol, insülin direnci/Tip 2 diyabet
-
Hareketsizlik, fazla kilo/obezite, uyku düzensizliği
-
Dengesiz beslenme (işlenmiş gıda, trans yağ, aşırı tuz ve şeker)
-
Stres yönetiminde yetersizlik
“Yaşamımızda değiştiremeyeceğimiz faktörler var ama değiştirebileceklerimiz çok daha fazla.” diyen Kocamaz, Akdeniz tipi beslenme, düzenli aerobik ve direnç egzersizleri, sigarayı bırakma, uyku ve stres yönetimi gibi temel koruyucu adımların riskleri belirgin biçimde düşürdüğünü belirtti.
Belirtiden önce kontrol: Hangi testler, ne sıklıkla?
Etkinlikte, belirti beklemeden yapılacak periyodik kontroller de öne çıkarıldı. Uzmanların genel önerileri şöyle özetlendi:
-
Kan basıncı: Yetişkinlerde yılda en az bir kez, risklilerde daha sık.
-
Kan lipitleri (LDL, HDL, trigliserid) ve açlık glukozu/HbA1c: 30 yaş sonrası 1–3 yılda bir; risk varsa hekiminize göre daha sık.
-
Beden kitle indeksi ve bel çevresi: Yıllık takip; kilo yönetimi için diyetisyen desteği.
-
Gerekli durumlarda: EKG, efor testi, ekokardiyografi, karotis/alt ekstremite doppler ultrasonu gibi hekim önerili taramalar.
Kocamaz, “Damar hastalığı kendini göstermeden biz ona bakmalıyız. Erken tanı, felç, kalp krizi ve periferik damar olaylarında hayat kurtarıcıdır.” mesajını yineledi.
Mesaj net: Çaresiz değiliz, zamanında davranın
“Damar hastalıkları ne bugün ne yarın gündemden düşecek.” diyen Kocamaz, doğru zamanlamanın yalnızca tedavi anını değil, koruyucu adımların bugün atılmasını ifade ettiğini vurguladı: “Kısacası çaresiz değiliz. Bilinçli takip ve yaşam tarzı değişiklikleriyle en zor kısmı kontrol edebiliriz.”
BilgeDoktor.com’un daha fazla kişiye ulaşması için haberimizi paylaşarak destek olabilirsiniz.
www.bilgedoktor.com
