Milliyetçi hafıza ile Kürt hafızası aynı cümlede: Terörsüz Türkiye'ye yeni paslaşma
Elif Çakır, MHP’li Feti Yıldız ile AK Partili Orhan Miroğlu arasındaki “KON–Roja Welat” paslaşmasını, “Terörsüz Türkiye”nin hukuk ve eşit yurttaşlık temelinde demokratik bir evreye dönüşmesi için fırsat olarak yorumladı.
Milliyetçi hafıza ile Kürt hafızası aynı cümlede: “Terörsüz Türkiye”ye yeni paslaşma
YEREL GÜNDEM / ANKARA
KON ve Roja Welat: İki dönemin iki aynası
Gazeteci-yazar Elif Çakır, MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız ile AK Parti’nin eski MKYK üyesi ve milletvekili Orhan Miroğlu arasında hafta sonu sosyal medyada yaşanan “paslaşmayı” siyasette yeni bir eşik olarak yorumladı. Yıldız’ın 1979’da Ülkü Ocakları öncülüğünde yayımlanan Türkçe–Kürtçe KON dergisini hatırlatması ve “milliyetçiliğin etnik temelli olmadığını” vurgulaması, Miroğlu’nun 1977’de çıkan Roja Welat’la ilgili gözaltı ve yargı süreçlerini anlatmasıyla birleşti. Çakır’a göre iki hatırlatma, 12 Eylül’ün ülkücüler ve Kürt aydınları üzerinde bıraktığı ortak travmanın hafıza düzleminde buluşmasına kapı araladı.
Yıldız’ın mesajı: Birlik zemininde ‘Terörsüz Türkiye’
Feti Yıldız, MHP’nin milliyetçilik anlayışını “bütün etnik unsurları Türk kimliği altında buluşturma” olarak tanımlarken, Türkeş ve Gökalp çizgisindeki kardeşlik vurgusunu öne çıkardı. Yıldız’ın “Terörsüz Türkiye mümkündür; millî birlik şuuruyla başarılabilir” cümlesi, güvenlik ve hukuk ekseninde bir normalleşme perspektifini işaret ediyor. Hukukun üstünlüğü, adil yargılanma ilkesi ve yargı bağımsızlığına ilişkin son dönemdeki tutumunun da bu çerçeveyi güçlendirdiği değerlendiriliyor.
Miroğlu’nun çerçevesi: Eşit yurttaşlık ve demokratik devlet
Orhan Miroğlu’nun kendi tecrübesinden aktardıkları, o yıllarda Kürtçe yayınlara dönük belirsiz ve keyfî uygulamaları görünür kıldı. Çakır, Miroğlu’nun “eşit yurttaşlık” ve demokratik devlet vurgusunun, Yıldız’ın “birlik” tezini tamamlayan bir zemin sunduğunu belirtiyor. Böylece güvenlik merkezli “Terörsüz Türkiye” hedefi, hak ve özgürlükler boyutuyla birlikte tartışma sahasına taşınıyor.
Çözüm süreçlerinden fark: Milliyetçi kanadın masada oluşu
Elif Çakır’a göre bugünkü fark, geçmişteki çözüm girişimlerinde eksik kalan “milliyetçi hafıza”nın sürece dâhil olması. Önceki deneyimde milliyetçi tabanın dışarıda kalması, meşruiyet ve toplumsal taşıyıcılık kapasitesini sınırlamıştı. Yıldız–Miroğlu hattında kurulan diyalog, “ortak hafızayı tanıma ve birbirinin acısına kulak verme” üzerinden yeni bir sosyopolitik mutabakat imkânı doğuruyor. Bu, güvenlik dilinin hukuk ve demokrasi ile tahkim edilmesine işaret ediyor.
Ne değişebilir? Hukuk, dil ve semboller
Siyaset kulislerinde, bu paslaşmanın pratikte üç başlıkta karşılık bulabileceği konuşuluyor:
-
Hukuk ve yargı: Terörle mücadelede evrensel hukuk standartları, adil yargılanma ve şeffaflık vurgusunun kurumsallaşması.
-
Kültürel çoğulluk: Çok dillilik ve kültürel görünürlüğün kamusal hizmet ve yerel yönetimler düzeyinde uyumlu düzenlemelerle desteklenmesi.
-
Semboller ve dil: Ayrıştırıcı söylemin yerine kapsayıcı ve itidal çağrısı yapan bir siyasi dilin benimsenmesi.
Çakır, milliyetçi “birlik” ile demokrat “eşitlik” talebinin kesişmesinin toplumsal barışın meşruiyet zeminini güçlendireceğini, devlet politikası hâline gelen “Terörsüz Türkiye”nin demokratik bir evreye evrilebileceğini savunuyor.
Riskler ve fırsatlar: İnandırıcılık testi
Uzmanlara göre en kritik eşik, inandırıcılık. Toplumsal hafıza alanında atılacak her adımın somut karşılık bulması, günlük hayatı etkileyen pratik düzenlemeler ve kurumsal güven üretilmesi gerekiyor. Aksi hâlde sembolik jestler, kutuplaşmayı yeniden tetikleyebilir. Buna karşılık, yargıda öngörülebilirlik, şeffaf denetim, yerel düzeyde kapsayıcı yönetişim ve sivil toplum–siyaset diyalogu gibi başlıklar, süreci kalıcılaştırabilecek somut çıpalar olarak görülüyor.
Sonuç: Ortak hafıza ile mümkün
Elif Çakır’ın değerlendirmesi, farklı siyasi dünyaların aynı cümlede buluşabildiği nadir anlara işaret ediyor. KON ile Roja Welat’ın aynı paragrafta anılması, geçmişin travmalarının sükûnetle konuşulabildiği yeni bir iklime referans veriyor. Çakır’a göre cevap net: “Terörsüz Türkiye, sadece güvenlikle değil; ortak hafızayı tanımak, hukuku üstün kılmak ve eşit yurttaşlığı tesis etmekle mümkün.”













