MİT Başkanı Kalın: Gökleri anlamadan yeryüzüne nizam veremezsiniz
MİT Başkanı İbrahim Kalın, "Kendi Gökkubbemiz" programında yaptığı değerlendirmede, köklü bir metafizik olmadan siyasetin yapılamayacağını belirterek çarpık modernleşme anlayışını eleştirdi.
YEREL GÜNDEM / ANKARA, TÜRKİYE — 27 KASIM 2025
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın, "Kendi Gökkubbemiz" programında yaptığı konuşmada siyaset, metafizik ve modernleşme arasındaki ilişkiye dair çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Köklü bir metafizik anlayışı olmadan sağlıklı bir siyaset üretilemeyeceğini vurgulayan Kalın, Türkiye'deki "sathi modernleşme" anlayışının dini ve toplumsal dinamikleri yanlış yorumladığını ifade etti.
Kalın, Batı aydınlanmasının Hristiyanlığa, özellikle de Katolik Kilisesi'ne bir tepki olarak doğduğunu, ancak bu argümanların Türkiye'deki bazı kesimlerce İslam'a ve dinin özüne karşı bir argümanmış gibi kopyalandığını belirtti.
"Sema ile bağ kurmadan adalet tesis edilemez"
Siyasetin sadece yeryüzüne ait teknik bir mesele olmadığını, daha derin bir anlam dünyasına ihtiyaç duyduğunu belirten Kalın, şu ifadeleri kullandı:
"Köklü bir metafizik olmadan siyaset olmaz, gökleri anlamadan yerdekini yönetemezsiniz. Sema ile bağ kurmadan, adaleti tesis edemezsiniz. Başınızı göğe çevirmeden yeryüzüne nizam veremezsiniz."
Bu perspektifin kaybının "özne olma bilincini" ve "özgüveni" zedelediğini savunan Kalın, Türkiye'nin ve Batı dışı toplumların uzun süre "yapamazsınız, aklınız yetmez" telkinlerine maruz kaldığını dile getirdi.
Çarpık modernleşme ve aydınlanma eleştirisi
İbrahim Kalın, konuşmasında Türkiye'deki modernleşme serüveninin Batı'daki süreçleri yanlış okuduğuna dikkat çekti. Aydınlanma düşüncesinin Katolik Kilisesi'nin dogmalarına karşı bir başkaldırı olduğunu hatırlatan Kalın, bu tarihsel bağlamın İslam dünyasına olduğu gibi taşınmasının "anomalik durumlar" ortaya çıkardığını söyledi.
Kalın, konuyla ilgili şu tespiti yaptı:
"Bizdeki çarpık modernleşme tarihi ve yüzeysel, sathi modernleşmeciler; aydınlanmanın Hristiyanlığa karşı geliştirdiği argümanları, dinin özüne karşı bir argüman olarak alıp aynen buraya uyarlamaya çalışıyor. O zaman da ortaya çok anomalik durumlar çıkıyor."
Örnek olarak Katoliklikteki "Papa'nın yanılmazlığı" ilkesi ile İslam geleneğindeki beşeri tevazuyu karşılaştıran Kalın, İslam alimlerinin eserlerini her zaman "En doğrusunu Allah bilir" (Allah-u Alem) diyerek bitirdiğini, dolayısıyla Batı'daki kilise-bilim çatışmasının İslam dünyasında aynı karşılığı bulamayacağını vurguladı.
"Özne olma bilinci geri dönüyor"
Batı dışındaki toplumların sömürgecilik ve ekonomik emperyalizm yoluyla pasifize edildiğini belirten Kalın, bu dönemin artık kapanmaya başladığını ifade etti. "Bize uzun süre 'sizin aklınız, gücünüz yetmez' telkini yapıldı" diyen Kalın, Türkiye'nin son yıllardaki hamlelerinin bu öğrenilmiş çaresizliği kırdığını belirtti.
Namık Kemal'in Ernest Renan'a karşı yazdığı müdafaanameyi hatırlatan Kalın, İslam dünyasının kendi inanç ve köklerinden güç alarak yeniden "kendi eyleminin öznesi" olma yolunda ilerlediğini, bu arayışın önümüzdeki on yıllarda daha somut neticeler vereceğini sözlerine ekledi.













