Türkiye Siyaseti Derin Bunalımda: İktidar Blokunda Çatlaklar Derinleşiyor

Türkiye, ekonomik krizle birlikte büyüyen siyasi çalkantının ortasında. AKP içindeki ayrışmalar ve muhalefetle ilişkiler, 2025’te yeni bir siyasi yön arayışını gündeme getiriyor.

Türkiye Siyaseti Derin Bunalımda: İktidar Blokunda Çatlaklar Derinleşiyor

Türkiye Siyaseti Derin Bunalımda: İktidar Blokunda Çatlaklar Derinleşiyor

YEREL GÜNDEM / ANKARA


Ekonomi, Güvenlik ve Siyaset Üçgeninde Sıkışan Türkiye

Türkiye, 2025 yazına girerken hem ekonomik hem siyasi hem de jeopolitik düzlemde ağır bir krizin eşiğinde bulunuyor. Enflasyon ve alım gücü kaybı halkı nefes alamaz hale getirirken, PKK’nın silah bırakmasıyla “Terörsüz Türkiye” vizyonunun hayata geçip geçmeyeceği merakla izleniyor. Aynı anda Orta Doğu'daki gerilim, Batı ile sınırlı ilişki düzeyi ve mülteci meselesi gibi başlıklar siyaseti ve kamuoyunu derinden etkiliyor.


Seçim Hedefli Kriz İklimi: Kim Geri Adım Atacak?

Ekonomik krizin mi siyaseti, yoksa siyasetin mi ekonomiyi tetiklediği sorusu artık anlamını yitiriyor. Çünkü her şey, yaklaşan seçimlerde “mutlak zafer” isteyen iktidarla “bu kez kaybetmek istemeyen” muhalefet arasında kural tanımaz bir bilek güreşine dönüşmüş durumda. Bu koşullar altında karşılıklı tehditler siyasetin normali haline gelirken, istikrara dair umutlar zayıflıyor.


İktidar Blokunda Derin Bölünme: Rejim Tartışmaları

Prof. Dr. Burak Bilgehan Özpek’in aktardığına göre, AKP içinde iki temel çizgi dikkat çekiyor. İlk grup, muhalefeti topyekûn tasfiye ederek Türkiye’yi rekabetçi otoriterlikten hegemonik otoriterliğe taşımak istiyor. Bu gruba göre, İmamoğlu’nun tutuklanması, İstanbul ve Ankara belediyelerine kayyum atanması, CHP kurultayının iptali gibi adımlar “paket” bir stratejinin parçaları. Fuat Uğur’un yazılarında işaret ettiği bu klik, muhalefetin uzlaşma taleplerine karşı çıkıyor ve her sert tepkiyi kendi politikalarının meşruiyeti olarak görüyor.

Buna karşılık ikinci grup, hem ekonomik göstergeleri hem de uluslararası itibar kaybını dikkate alıyor. Bu kesim, Özgür Özel liderliğindeki CHP ile müzakereyi sürdürülebilir bir çıkış yolu olarak görüyor ve siyasi tansiyonu düşürmeyi tercih ediyor. Özpek’e göre bu farklılıklar, Erdoğan sonrası dönemin güç haritasına dair önemli ipuçları veriyor.


Muhalefet Kadar İktidar da Arayışta

Türkiye’deki mevcut siyasal gerilim yalnızca iktidar ve muhalefet ekseninde değil, iktidarın kendi içinde de belirginleşen kırılmalar üzerinden ilerliyor. Özellikle AKP içinde, “sertleşerek kazanmak” ve “normalleşerek kaybetmemek” arasında giderek belirginleşen bir tercihler savaşı yaşanıyor. CHP’nin meydanlardan çekilmemesi ve siyasi sistem içinde etkin bir rol oynamaya devam etmesi, bu dengeyi sürekli etkiliyor.


Yeni Bir Ayrışma Mı Doğuyor?

Belovacıklı'nın analizine göre Türkiye, klasik iktidar–muhalefet ayrımının ötesinde yeni bir politik yarılma yaşıyor. Bu yarılma, ne sadece parti çizgileriyle ne de geleneksel sağ-sol kutuplarıyla açıklanabiliyor. Geniş halk kesimleri, artan kutuplaşma, hukuksuzluk ve belirsizlikten bunalmış durumda ve yeni yönelimler arayışında.

ABD gibi uluslararası aktörlerin de Türkiye’ye dair “yeni devlet organizasyonu” vurguları yaptığı bu ortamda, tüm siyasi dengeler yeniden şekillenme potansiyeli taşıyor. Bu da 2025’in sadece bir seçim yılı değil, aynı zamanda sistemsel kırılmaların da tetikleyicisi olabileceğini gösteriyor.


Etiketler:
#Türkiye #AKP #CHP #ÖzgürÖzel #ErdoğanSonrası #Siyaset2025 #Kriz #OrtaDoğu


www.yerelgundem.com