Türkiye’de Siyaset Kilitleniyor: Kriz Derinleşiyor, Taraflar Geri Adım Atmıyor
Türkiye’de Erdoğan’ın “gitmeme” çıkışıyla derinleşen siyasi kriz, CHP’nin sahada güç kazanmasıyla yeni bir kutuplaşmaya dönüştü. OHAL riski büyürken, Kürt sorunu ve demokrasi tartışmaları da gündemin merkezinde.
Türkiye’de Siyaset Kilitleniyor: Kriz Derinleşiyor, Taraflar Geri Adım Atmıyor
YEREL GÜNDEM / ANKARA
Erdoğan’ın “Gitmeme” Tavrı Krizi Tırmandırıyor
Türkiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın görevden çekilme niyeti taşımadığına dair açıklamalarıyla yeni bir siyasi gerilimin içine sürüklendi. Erdoğan’ın “emri hak vaki olana kadar buradayız” sözü, yalnızca kişisel bir inanç beyanı değil; aynı zamanda muhalefet açısından rejimin demokratik geleceğine dair ciddi bir tehdit olarak algılanıyor.
Bu durum, siyasi iklimi “ben gitmem krizi” olarak adlandırılan yeni bir safhaya taşırken, ülke siyasetinde kutuplaşmayı ve tansiyonu daha da artırıyor.
CHP Sahada Güç Kazanıyor, Hegemonya Kuruyor
Ana muhalefet partisi CHP, lideri Özgür Özel’in kararlı tutumu ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu gibi halkta karşılığı yüksek figürlerin etkisiyle sadece muhalefet değil, aynı zamanda alternatif iktidar adayı olarak sahada geniş bir destek topluyor.
CHP’nin yürüttüğü mitingler ve protesto kampanyaları, iktidarın hukuki müdahalelerine rağmen sürdürülebilirliğini koruyor. Partinin klasik kalelerinin dışına taşarak toplumsal tabanını genişlettiği gözleniyor.
Kriz Sokakta Derinleşirse OHAL Riski Büyüyor
Erdoğan ile Özgür Özel arasında mitingler ve sokak eylemleri üzerinden süren diyalog, karşılıklı mesajlarla siyasi gerilimi tırmandırıyor. Özgür Özel’in “daha sokak başlamadı” çıkışı, olası kitlesel gösterilerin habercisi olarak yorumlanıyor.
Uzmanlar, tutuklamaların artması durumunda eylemlerin büyüyebileceği, bunun da hükümete OHAL ilanı için zemin sağlayabileceği görüşünde. Ancak böyle bir adım, Türkiye’yi açık bir otoriter rejim sürecine sokabilir ve muhalefetin meşruiyetini zedeleyebilir.
MHP ve Diğer Aktörler Seyirci Konumda
İktidar ortağı MHP, bu krizin doğrudan bir parçası olarak görülmüyor. Parti yöneticileri zaman zaman adalet ve hukuk vurgulu açıklamalar yaparak Saray’ın uygulamalarına mesafe koyuyor. Diğer yandan muhalefet cephesinde CHP dışında etkili bir siyasi aktör kalmamış durumda. Hatta Zafer Partisi gibi marjinal partiler dahi CHP'nin öncülüğündeki çizgiye yönelmiş durumda.
Bu tablo, Türkiye siyasetinde CHP’nin belirginleşen hegemonik etkisini ortaya koyuyor.
Kürt Sorunu: Otoriterlik mi, Demokrasi mi?
Kriz, yalnızca Erdoğan ve CHP arasında bir güç mücadelesi olarak sınırlı değil. Türköne’ye göre, bu mücadele Türkiye’nin tarihî Kürt sorunuyla da doğrudan bağlantılı. Erdoğan’ın otoriterleşme eğilimi ile Kürtlerin demokrasi ve hak talepleri aynı zeminde barınamıyor.
PKK’nın silah bırakması gibi gelişmeler birer yan unsur olurken, asıl ihtiyaç, yeni yüzyılda Kürtlerle demokratik bir gelecek inşa edecek siyasi irade. Ancak mevcut kriz ortamı bu çözüm yönünde umut vermiyor.
Kazanan Kim Olacak?
Taraflar arasında süren mücadelede, kısa vadede kimin kazanacağını belirlemek zor. Ancak Erdoğan’ın kişisel karizmasına dayalı bir iktidar yapısı, kriz derinleşirse sürdürülebilirliğini yitirebilir. Öte yandan CHP, kurumsal yapısı ve toplumsal desteği sayesinde kalıcı bir siyasi alternatif olarak konumlanıyor.
Uzun vadede kazananın halkın beklentilerini karşılayan taraf olacağına dair kanaat güçleniyor. Türkiye’de halk, siyasi kavgadan değil; çözümden yana taraf olacak.
Etiketler:
#Erdoğan #CHP #Türkiye2025 #OHAL #SiyasetKrizi #KürtSorunu #Ankara #MümtazerTürköne
Kaynak: Mümtaz'er Türköne













