Uydurulan hikâyenin müellifi kim?

Nevşin Mengü’nün savcı-Kılıçdaroğlu iddiası, CHP içindeki güç mücadelesi ve yargı sürecine etkileriyle yeni bir siyasi krizi tetikledi. Fuat Uğur’un yazısı, bu iddiaların perde arkasını sorguluyor.

Uydurulan hikâyenin müellifi kim?

Uydurulan hikâyenin müellifi kim?

YEREL GÜNDEM / ANKARA

Nevşin Mengü’nün Kılıçdaroğlu iddiası ve kulis savaşları

Gazeteci Nevşin Mengü’nün gündeme taşıdığı “Savcı, Kemal Kılıçdaroğlu’na mesaj gönderdi” iddiası siyasette ve medyada yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi. Mengü’nün, “Kaynaklarımdan eminim” diyerek savunduğu bu bilgi, sadece gazetecilik etiği değil, aynı zamanda yargı süreçlerinin bağımsızlığı açısından da ciddi soru işaretleri doğurdu.

Söz konusu iddia, Kılıçdaroğlu’nun CHP Kurultayı’nda yaşandığı öne sürülen yolsuzluklara ilişkin ifadeye çağrıldığı ve savcının, “Gelip kurultayda yolsuzluk yok derseniz dosya kapanır” dediği şeklinde özetlenebilir. Ancak bu iddiaya CHP içinden ve hukukçulardan sert tepkiler geldi.

“Planlı ve çok amaçlı bir algı operasyonu”

Yazar Fuat Uğur, konuya ilişkin yazısında Mengü’nün ortaya attığı iddiayı, “zekice kotarılmış, planlı ve çok amaçlı bir üfürme” olarak niteledi. Uğur’a göre bu tür haberlerin ardında yalnızca gazetecilik refleksi değil, CHP içindeki iktidar mücadelelerinin yön verdiği psikolojik bir operasyon yatıyor.

İddiaya göre bu senaryo ile amaçlanan, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu bir “siyasi enstrüman” gibi kullanmak. Kurultayla ilgili soruşturmalarda, dürüstlüğüyle bilinen Kılıçdaroğlu’nun ifade vererek “partide yolsuzluk olmaz” demesi halinde mevcut yönetime dolaylı bir temize çıkarma sağlaması hedefleniyor.

Avukatlardan net yalanlama: Hukuken mümkün değil

Kılıçdaroğlu’nun avukatları Celal Çelik ve Rezan Epözdemir, Mengü’nün iddiasını sert biçimde yalanladı. Çelik, böyle bir bilginin kendilerine ulaşmadığını belirterek “Bu tür bir öneri suçtur, zaten olsa ilk bilen ben olurdum” dedi.

Epözdemir ise daha teknik bir açıklama yaparak, soruşturmanın Türk Ceza Kanunu ve Siyasi Partiler Kanunu çerçevesinde re’sen yürütüldüğünü ve savcının böyle bir pazarlık önerisinde bulunmasının “hukuken ve fiilen mümkün olmadığını” vurguladı.

CHP içindeki güç savaşı: Kılıçdaroğlu yeniden mi dönüyor?

Fuat Uğur’un yazısında dikkat çektiği bir diğer önemli detay ise bu haberin, CHP içinde devam eden İmamoğlu-Özgür Özel kanadının, Kılıçdaroğlu’na yönelik tedirginliğini ve yeniden genel başkanlığa dönme ihtimaline karşı geliştirdiği bir “ön alma hamlesi” olduğudur.

Kurultayın iptal edilme ihtimali karşısında, CHP tabanında oluşacak tepkileri bertaraf etmek için suçun Kılıçdaroğlu’na yüklenmesi planlanıyor. “Partinin başına kayyum gibi geldi” söyleminin altyapısı şimdiden örülmeye çalışılıyor.

Nevşin Mengü’nün gazeteciliği tartışma konusu

Fuat Uğur, yazısında Nevşin Mengü’nün bu bilgiyi bizzat savcılardan aldığı iddiasının gerçek olmadığını, kendisine bu bilgilerin muhtemelen CHP Genel Merkezi’nden veya Marmara Cezaevi’ndeki siyasi figürlerden üflendiğini ifade ediyor.

Şahin Mengü’nün (Nevşin Mengü’nün babası) geçmişte kızının gazeteciliğine yönelik olarak yaptığı eleştiriler de yeniden gündeme geliyor. Celal Çelik’in aktardığına göre Şahin Mengü, kızının “fon bağlantıları” nedeniyle “Kemalist hareketlere mesafeli” olduğunu savunmuştu.

Sonuç: Gerçek dışı iddialar, siyasi pozisyon alma aracı mı?

Mengü’nün ortaya attığı iddianın yargı sürecine etkisi tartışmalı. Ancak CHP içerisindeki hizip savaşlarının medya eliyle şekillenmeye çalışıldığı aşikâr. Bu tarz spekülasyonların hem siyasi etik hem de hukuki sorumluluk açısından ciddi sorunlar doğurabileceği bir kez daha ortaya çıktı.

Kılıçdaroğlu’nun ifadesiyle ya da suskunluğuyla bu süreç nereye evrilecek, zaman gösterecek. Ancak görünen o ki kurultay süreci yalnızca partiyi değil, medya-yargı-siyaset üçgenini de yeniden şekillendiriyor.

www.yerelgundem.com