Uzman uyarıyor: Sürekli kırılıyorsanız pasif-agresif örüntü olabilir
Aşırı alınganlık ve dolaylı öfke, pasif-agresif kişilik örüntüsünün erken işaretleri olabilir. Belirtiler, kökenler ve BDT-Şema-psikodinamik terapiyle tedavi yolları.
Uzman uyarıyor: Sürekli kırılıyorsanız pasif-agresif örüntü olabilir
YEREL GÜNDEM / İSTANBUL
Sessiz öfke, görünmez çatışma
İstanbul, Türkiye — Günlük hayatta “alınganlık” diye geçiştirilen kırılgan tepkiler, bazı kişilerde pasif-agresif kişilik örüntüsünün erken sinyali olabiliyor. Uzmanlara göre bu örüntüde kişi kızgınlığını doğrudan ifade etmek yerine geciktirme, unutma, surat asma, imalı konuşma gibi dolaylı yolları seçiyor. Yüzleşmekten kaçınma eğilimi, “yanlış anlaşılmaktan” çok “suçlanmaktan” duyulan yoğun korkuyla besleniyor. Sonuç: İlişkilerde görünmeyen ama süreğen bir gerilim hattı.
Belirtiler: kırılganlıkla başlayan döngü
Pasif-agresif eğilimde en çok göze çarpan tablo, abartılı alınganlık ve sürekli mağduriyet hissi. Kişi takdir görmediğine inanıyor, eleştiriyi tüm benliğine yönelmiş bir saldırı gibi algılıyor. Sorumluluktan kaçma, işi savsaklama, “bilinçli yanlış” yapma, mesafeli ve somurtkan tutum, değişime direnç, yakın ilişkilerden uzak durma sık bildirilen diğer davranışlar arasında. Empati kurmakta zorlanma ve başkalarının düşüncelerini “zihin okuma” ile tahmin etme girişimleri, iletişimi daha da karmaşıklaştırıyor. Bu döngü uzun sürdüğünde ilişkiler duygusal istismar niteliğinde bir yıpranmaya evrilebiliyor.
Kök nedenler: çocukluktan taşınan mesajlar
Uzman görüşleri, pasif-agresif örüntünün çoğu kez çocuklukta duygu ifadesinin bastırıldığı aile iklimlerinde filizlendiğini gösteriyor. Aşağılayıcı cezalar, aşırı kontrol ve “itaat = sevgi” mesajları, öfkenin açıkça ifade edilmesini tehlikeli kılabiliyor. Yetişkinlikte onaylanma ve yeterlilik ihtiyacı öne çıktığında, kişi çatışma anında yine dolaylı yolları seçiyor: Somurtma, küskün sessizlik, işi ağırdan alma… Dış dünyaya güvenin düşük, şüphe ve kontrol ihtiyacının yüksek olduğu zeminlerde bu stratejiler pekişiyor.
Kimler risk altında?
Sorumluluk paylaşımının net olmadığı ekiplerde çalışanlar, otorite figürleriyle sık temas eden meslekler ve performansın sık değerlendirildiği ortamlarda pasif-agresif davranışlar daha görünür olabiliyor. Yakın ilişkilerde ise yüzleşmeden kaçınan taraf, “kırılgan ama cezalandırıcı” bir tutumla partneri sürekli tetikte tutuyor; bu da güveni aşındırıyor. Kişide eşlik eden kaygı, değersizlik inançları ve onay arayıcılık eğilimi döngüyü hızlandırıyor.
Ne yapmalı? Etkili tedavi yaklaşımları
Pasif-agresif örüntüde öncelik, duyguları güvenli ve doğrudan ifade etme becerisini geliştirmek. Uzmanlar üç eksenli psikoterapiyi öne çıkarıyor:
-
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Kişiselleştirme, zihin okuma ve felaketleştirme gibi bilişsel çarpıtmaları hedefler; “dolaylı iletiden” “açık iletiye” geçiş için davranış denemeleri planlar.
-
Şema Terapi: “Cezalandırılma korkusu”, “yetersizlik/utanç” ve “duygusal yoksunluk” gibi kök şemaları işler; tetikleyicilerle başa çıkma repertuarını genişletir.
-
Psikodinamik Terapi: Bastırılmış öfke ve ilişki örüntülerinin kökenini anlamlandırarak daha esnek savunmaların gelişimini destekler.
Günlük yaşamda ise “kırgın sessizlik” yerine “Ben dili” ile sınır koyma; geri bildirimi davranışa indirgeme; sorumlulukları yazılı ve net takvimlerle paylaşma; imadan kaçınma; çözüme odaklı toplantı alışkanlığı gibi adımlar ilişki kalitesini yükseltiyor.
Uyarı işareti olan alınganlığı ciddiye alın
Sık sık kırılmak, küsmek, işi ağırdan alarak tepki vermek ve imalı iletişim; tek tek bakıldığında “mizaç” gibi görünse de bir araya geldiklerinde pasif-agresif örüntüye işaret edebilir. Uzmanlar, bu sinyaller uzun sürüyorsa profesyonel değerlendirme öneriyor. Erken fark edilip çalışıldığında, hem bireyin öz-etkinliği hem de aile/iş ilişkilerindeki memnuniyet belirgin biçimde artabiliyor.













