Başörtüsünü Çıkaran FETÖ Hükümlüsünün Mektubu: Cezaevi Avlusundan Gelen İtiraf, Affa ve Reform Tartışmalarını Alevlendirdi
Cezaevindeki 34 yaşındaki bir FETÖ hükümlüsünün mektubu, örgüte katılış–kopuş hikâyesi, “katalog evlilik” baskısı ve başörtüsü kararı üzerinden affın kriterleri ve yargı reformu tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Yazı, fiile göre adalet ve şeffaf infaz vurgusuyla hukuki çerçeveyi sorguluyor.
Başörtüsünü Çıkaran FETÖ Hükümlüsünün Mektubu: Cezaevi Avlusundan Gelen İtiraf, Affa ve Reform Tartışmalarını Alevlendirdi
İYİ AVUKAT / ANKARA
Cezaevi Avlusundan Bir Ses: “Efsunlanmış Gibi Gerçeği Göremiyorduk”
Cumhuriyet’te Barış Terkoğlu’nun köşesinde aktardığı mektup, iki yıldır cezaevinde bulunan 34 yaşındaki bir FETÖ hükümlüsünün örgüte katılış, kopuş ve değişim hikâyesini gözler önüne serdi. Kendini “Ş.” harfiyle tanıtan hükümlü, 14 yaşında burslu olarak örgütün dershanesine girdiğini, üniversite yıllarında “abla evleri”nde kalarak propaganda toplantılarına katıldığını, lise öğrencilerine ders verdiğini ve bir dönem ByLock kullandığını kabul ediyor. Mektupta, “tüm hayatı bir ideale göre şekillendiren adanmışlık” duygusunun “patolojik bir efsunlanma”ya dönüştüğü ifadesi dikkat çekiyor.
Katalog Evlilik Baskısı ve Başörtüsü Krizi
Ş., mezuniyet sonrası ücretli öğretmenlik yaparken örgütle bağını sürdürdüğünü, bu süreçte “katalog evlilik” teklif edildiğini anlatıyor. Anlattığına göre eş adayı, “askeriye içinde irşad ve tebliğ yapan” bir kişiydi ve ondan “takiyye” gerekçesiyle başörtüsünü çıkarması istendi. “Beni örtmeye ikna eden de, açmaya ikna eden de ablalardı” diyen Ş., “nikâhtan sonra açarım” pazarlığının kabul görmediğini, “söz günü” fotoğraf çekimi baskısı üzerine görüşmeyi bitirdiğini belirtiyor. Bu kırılma anından sonra örgütle bağını kopardığını ve KPSS’ye hazırlandığını ifade ediyor.
Yargılama, İnfaz ve Kayıp Yıllar
Ş., 2016’da gözaltına alınmasının ardından yargılamasının altı yıl sürdüğünü, yerel mahkemenin verdiği 6 yıl 3 aylık hapis cezasının Yargıtay tarafından iki kez bozulduğunu, üçüncüde onandığını ve 2023’ten bu yana cezaevinde olduğunu aktarıyor. “Üniversite yıllarımı anımsatan, FETÖ’cü ablalarla kalıyorum” ifadesi, koğuş koşullarına dair bir çelişkiyi de ima ediyor. Pasaportsuz geçen yıllar ve belirsizlik nedeniyle çocuk sahibi olamadıklarını belirten Ş., “Kaybolan; gençliğim ve annelik hayalim oldu” diyor.
Dünya Görüşündeki Değişim: “Yankı Odamdan Kurtuldum”
Mektup, kopuş sonrası zihinsel dönüşüme geniş yer veriyor. Ş., tarih–felsefe–siyaset okumalarıyla “yankı odasından” çıktığını, faşizmin mikro ilişkilerdeki etkisini ve “ötekileştirme” pratiklerini tartıştığını yazıyor. Nihayet, “tüm inancımı kaybettiğimden değil, bir yükü omuzlarımdan indiriyormuş gibi” başörtüsünü çıkardığını belirterek kişisel bir eşiği aştığını vurguluyor. Sınıfsal tahliline göre, “zehirli manipülasyon”a açık zemin; yurt–burs imkânlarından yoksun, taşradan gelen gençlerde daha görünür hale geliyor.
Affın Kriteri ve ‘Örgüt Adları’ Tartışması
Terkoğlu, mektubu “görülmek ve duyulmak” için kaleme alındığı notuyla paylaşırken, güncel siyasette tartışılan “PKK’ye özel düzenleme” iddialarını da hatırlatıyor. Yazıda, affın “örgüt adlarına” değil, fiilin ağırlığına göre—şiddete başvuranla fikir açıklayanı, insan öldürenle örgütsel temaslı olanı—ayırması gerektiği vurgulanıyor. Yargı pratiğinde “talimat ve nüfuza göre karar” algısının güçlenmesi, seçici infaz ve tutukluluk uygulamalarının kamu vicdanında yaraya dönüştüğü değerlendirmesine yer veriliyor. Hukuk devletinin tesisi için, istisnai tutukluluk ilkesinin güçlendirilmesi, makul sürede yargılama ve infaz adaletinin şeffaf standartlarla güvence altına alınması çağrısı öne çıkıyor.
İyiAvukat.Net’in daha fazla kişiye ulaşması için haberimizi paylaşarak destek olabilirsiniz.
www.iyiavukat.net













