Beyaz Ev'de Pandemonium: Trump, Zelensky ve Küresel Yansımalar
Trump ve Zelensky’nin Beyaz Ev’de yaşadığı diplomatik kriz, Putin’in elini güçlendirirken, Avrupa ve ABD arasındaki stratejik ortaklığa gölge düşürüyor. Küresel dengeler yeniden şekilleniyor.
Beyaz Ev'de Pandemonium: Trump, Zelensky ve Küresel Yansımalar
YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE
ABD Başkanı Donald Trump ve yardımcısı J.D. Vance’in Beyaz Ev’de Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodymyr Zelensky ile gerçekleştirdiği görüşme, uluslararası arenada büyük yankı uyandırdı. Canlı yayın sırasında yaşanan diplomatik kriz, Zelensky’nin ABD’de nasıl karşılandığını sorgulattığı gibi, Rusya’nın elini güçlendiren bir gelişme olarak değerlendirildi.
Beyaz Ev’de Kaotik Anlar
Zelensky’nin Beyaz Ev ziyareti, planlandığı gibi 10 dakikalık bir basın toplantısıyla başlamıştı. Ancak Trump’ın alışılmışın dışındaki yönetim tarzı ve kameralar önünde baskı kurma stratejisiyle bu toplantı, 40 dakikalık bir tartışmaya dönüştü. Özellikle Trump ve Vance’in Zelensky’ye yönelttiği imalı sorular ve kamuoyuna verilen görüntüler, Ukrayna Cumhurbaşkanı’nın zor durumda bırakılmasına yol açtı.
Beyaz Ev’in basın protokolüne aykırı olarak, Reuters ve AP gibi medya kuruluşlarının dışarıda bırakılması ve Rus haber ajansı TASS’ın toplantıyı takip etmesine izin verilmesi, Trump yönetiminin niyetleri konusunda soru işaretleri doğurdu.
Senatör Lindsey Graham’ın Zelensky’yi önceden uyardığı ortaya çıktı. Graham, Ukrayna liderine, “Beyaz Ev’de medya üzerinden tahrik edici girişimlere maruz kalabilirsin, dikkatli ol” mesajı vermişti. Ancak, Zelensky’nin basın toplantısında yaşadığı baskı ve imzalanması beklenen ancak güvence içermeyen madencilik anlaşması üzerindeki gerilim, toplantının yönünü değiştirdi.
Trump ve Putin İlişkisi Yeniden Masada
Fransız Le Point dergisinin Trump’ı “Moskova’nın Adamı” olarak nitelendirmesi ve birçok Avrupa medyasının Trump’ın Putin’e benzer bir yönetim tarzı sergileyip sergilemeyeceğini tartışmaya açması dikkat çekti. Ukrayna’ya yönelik desteğin zayıflaması, Putin’in elini güçlendiren bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Trump’ın baskıcı tutumu, Ukrayna’nın nadir toprak elementleriyle ilgili anlaşmada Washington’un çıkarlarını önceleyen bir tutum sergilemesine sebep oldu. Ancak Zelensky’nin, ABD ile imzalaması beklenen anlaşmanın Ukrayna lehine olmadığı gerekçesiyle geri adım atması, bu krizi derinleştirdi. Avrupa Birliği’nin bu süreçte nasıl bir rol oynayacağı ise merak konusu.
ABD-Avrupa Ayrışması Derinleşiyor mu?
Trump’ın yaklaşımı, Avrupa’nın savunma politikalarını yeniden şekillendirmesine sebep olabilir. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, bu gerilimin ardından “ABD ile Avrupa arasındaki stratejik ortaklığın korunması zorunludur” açıklamasını yaptı. Fransa ve İngiltere’nin BM Güvenlik Konseyi oylamasında çekimser kalması ve ABD’nin Rusya ile aynı yönde oy kullanması, küresel dengelerde önemli bir kırılmaya işaret ediyor.
Türkiye açısından bakıldığında, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Londra’da düzenlenen toplantıya katılması, Ankara’nın Batı ittifakı içindeki konumunu yeniden değerlendirdiği şeklinde yorumlanıyor. Ancak, Türkiye’nin Putin yönetimi ile kurduğu ilişkilerin muğlaklığı, bu süreçte nasıl bir yol izleneceği konusunda soru işaretleri doğuruyor.
Putin Kazandı mı?
Pandemonium olarak tanımlanan bu kriz, kısa vadede Rusya’nın lehine gibi görünüyor. Ancak Putin rejiminin istikrarı halen belirsiz. Wagner lideri Yevgeny Prigojin’in ölümü sonrası Rusya’daki iç dengeler kırılgan görünüyor. Ekonomik göstergeler de Rusya için beklendiği kadar parlak değil. Karadeniz’deki donanma varlığını sürdüremeyen ve Suriye’de etkisini kaybeden Moskova yönetimi, Afrika’daki eski Fransız sömürgelerine yönelerek varlığını hissettirmeye çalışıyor.
Ukrayna’daki savaşın sonucu, Çin’in Tayvan konusundaki tutumunu da belirleyebilir. ABD’nin Ukrayna’yı gözden çıkararak Rusya’yı Çin’den ayırmaya çalışması, stratejik olarak riskli bir hamle olabilir.
Trump Dönemi: Monroe Doktrini mi, Truman Doktrini mi?
ABD dış politikasında tarihi kırılmalar yaşanıyor. Monroe Doktrini’yle izole politikalar benimseyen ABD, Truman Doktrini ile Avrupa’yı destekleme yoluna gitmişti. Ancak Trump yönetiminin ne tür bir dış politika doktrini izleyeceği halen belirsiz.
Beyaz Ev’de başkandan başkana yürütülen diplomasi, geleneksel devlet aklını devre dışı bırakıyor. Ukrayna ziyareti sırasında yaşanan kriz, uluslararası ilişkilerde kurumsal mekanizmaların neden önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Trump’ın kişisel tarzı, ABD dış politikasının geleceği hakkında ciddi endişelere yol açıyor.
Sonuç: Küresel Dengeler Değişiyor
Trump’ın Beyaz Ev’de Zelensky’yi zor durumda bırakması, uluslararası sistemin yeni bir dengeye oturacağını gösteriyor. Avrupa’nın savunma stratejilerinde bağımsız hareket etmeye başlaması, Ukrayna’nın yeni müttefikler arayışına girmesi ve Çin’in Tayvan konusunda nasıl bir pozisyon alacağı, önümüzdeki dönemde dünya siyasetini şekillendirecek temel dinamikler olacak.
Kriz anlarında sağduyu ile hareket eden ülkeler kazançlı çıkacaktır. Ancak mevcut gidişat, küresel belirsizliklerin arttığını ve uluslararası ilişkilerin yeni bir sınavla karşı karşıya olduğunu gösteriyor.
Kaynak: Namık Tan / T24













