Gülen Cemaati için çözüm zamanı: Şimdi değilse ne zaman?

İsa Hafalır, Gülen cemaati meselesinde çözüm için çağrıda bulundu. PKK ile yürütülen diyalog sürecine benzer bir yolun cemaat için de açılması gerektiğini savunan Hafalır, “şimdi değilse ne zaman?” sorusunu gündeme taşıyor.

Gülen Cemaati için çözüm zamanı: Şimdi değilse ne zaman?

Gülen Cemaati için çözüm zamanı: Şimdi değilse ne zaman?

YEREL GÜNDEM / ANKARA

Devlet ile PKK arasında barış arayışları sürerken, gözler şimdi Gülen cemaatine çevriliyor

Türkiye uzun yıllardır toplumsal huzuru zedeleyen iki büyük dosyayı sırtında taşıyor: Kürt meselesi ve Gülen cemaati meselesi. İlkinde, devlet ile PKK arasındaki yeni çözüm süreci umut verici bir noktaya gelmiş durumda. PKK’nın silahlı yapısını sona erdirmesiyle başlayan diyalog süreci, kamuoyunda olumlu yankı bulurken, ikinci mesele için henüz benzer bir irade ortaya konmuş değil. Ancak Medyascope yazarı İsa Hafalır’ın kaleme aldığı çarpıcı yazı, Gülen cemaati konusunda da çözümün zamanı geldiğini vurguluyor.

Barış mümkünse, neden sadece bir taraf için?

Hafalır, “The Cemaat meselesi: Şimdi değilse ne zaman?” başlıklı yazısında, PKK ile diyalog kurabilen bir devletin Gülen cemaatiyle de aynı masaya oturabileceğini savunuyor. Ona göre mesele yalnızca adalet değil, aynı zamanda toplumsal normalleşmenin zorunlu bir adımı. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından “terör örgütü” ilan edilen yüzbinlerce insanın yurt içinde ve dışında yaşadığı mağduriyetlerin artık çözülmesi gerekiyor.

Cemaatin “fesih” önerisi gündemde

Yazıda, son yıllarda akademik ve entelektüel çevrelerden gelen dikkat çekici çözüm önerilerine de yer veriliyor. 2018 yılında Ahmet Kuru’nun gündeme taşıdığı ve sonrasında Gökhan Bacık’ın detaylandırdığı "cemaatin kendini feshetmesi" fikri, artık daha geniş çevrelerde tartışılıyor. Bu yaklaşım, devletin karşısında “örgütlü bir yapı” yerine bireysel olarak varlık gösteren, yasalarla uyumlu bireylerden oluşan bir topluluğun kalmasını hedefliyor.

Devletin muhatap sorunu: Gülen sonrası belirsizlik

Fethullah Gülen’in sahneden çekilmesiyle birlikte, cemaatin başsız kaldığına dikkat çeken Hafalır, bu durumun “muhatap eksikliği” yarattığını belirtiyor. Ancak bu engelin aşılabileceğini, cemaatin tabanında yer alan ve halen etkili pozisyonlarda olan akademisyenler, iş insanları, eski yargıçlar gibi bireylerin süreçte öncülük edebileceğini söylüyor.

Akil insanlar önerisi: Tarafsız bir inisiyatif kurulmalı

Çözüm sürecine destek verebilecek kamuoyunca tanınan isimleri de sıralayan Hafalır, Mümtaz’er Türköne, Bülent Arınç, Fehmi Koru, Hanefi Avcı gibi isimlerin “akil insan” rolü üstlenebileceğini, bu isimlerin devletle cemaat tabanı arasında bir iletişim köprüsü kurabileceğini öne sürüyor. Cemaat içinden de Ahmet Kuru, Gökhan Bacık, Ahmet Dönmez gibi eski mensupların bu süreçte rol alabilecek kapasiteye sahip oldukları vurgulanıyor.

En büyük engel: Cemaat içindeki direniş

Ancak yazıda çözüm sürecinin önündeki en büyük engelin cemaatin kendi içinden çıkabileceği uyarısı yapılıyor. Sosyal medyada aktif olan bazı radikal grupların, süreçleri sabote etme potansiyeli taşıdığına dikkat çeken Hafalır, “af dileyecek ne yaptık ki” gibi retoriklerle süreci baltalayabilecek bir anlayışın hâlâ etkili olduğunu ifade ediyor.

Adalet ve barış için yeni bir yol haritası şart

İsa Hafalır’ın çağrısı açık: Eğer Türkiye demokrasi, hukuk ve toplumsal barış arayışında samimi ise, Gülen cemaati dosyasıyla da yüzleşmek zorunda. Bu yüzleşme, geçmişte yapılan hataların sorgulanması ve iki tarafın da adım atmasıyla mümkün olacak. Yok sayma, yok etme politikaları ise sadece kutuplaşmayı derinleştiriyor.

"Bu ülke demokratikleşecekse..."

Sonuç olarak Hafalır, bir yerden başlamak gerektiğini, 10 yıla yaklaşan çözümsüzlüğün artık toplumun tamamını yorduğunu belirtiyor. Barış isteyen herkes için bu çağrının anlamı büyük: Bu dosya kapanmadan Türkiye’de hukuk devleti tam anlamıyla inşa edilemez.

www.yerelgundem.com