Büyük Yalanlarla İlerleyen Sinsi Faşizm: Küresel Bir Tehdit Mi?
Madeleine Albright’ın Faşizm: Bir Uyarı kitabı, dünya genelinde yükselen otoriter eğilimleri ve Türkiye dahil birçok ülkede demokrasinin nasıl zayıfladığını ele alıyor.

Büyük Yalanlarla İlerleyen Sinsi Faşizm: Küresel Bir Tehdit Mi?
YEREL GÜNDEM / DÜNYA
Son yıllarda dünya genelinde popülist liderlerin yükselişi ve otoriter eğilimlerin güçlenmesi, demokrasiyi tehdit eden yeni bir dalganın habercisi olarak görülüyor. Eski ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright’ın Faşizm: Bir Uyarı kitabında ele aldığı bu eğilim, günümüzde birçok ülkede kendini hissettiriyor.
Faşizm: Büyük Yalanlarla Gelen Tehlike
Faşizm, sadece baskıcı bir rejim olarak değil, aynı zamanda büyük yalanlarla, özgürlük ve adalet kavramlarını istismar ederek sinsice ilerleyen bir ideoloji olarak tanımlanıyor. Albright’ın kitabında dikkat çektiği temel unsurlar şunlar:
- İç ve dış düşmanlar yaratarak toplumu kutuplaştırma
- Özgürlük, adalet ve demokrasi söylemleriyle kitleleri manipüle etme
- Bağımsız medyanın susturulması ve biat eden medya düzeninin inşası
- Hukukun üstünlüğünü zayıflatarak bağımsız yargıyı kontrol altına alma
- Seçim mekanizmasını kullanarak otoriter rejimleri meşrulaştırma
Bu unsurların günümüzde birçok ülkede farklı biçimlerde ortaya çıktığını görüyoruz. Rusya’da Vladimir Putin, Macaristan’da Viktor Orbán, Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan ve ABD’de Donald Trump gibi liderler, popülist söylemleri ve otoriter yönetim anlayışlarıyla eleştirilerin odağında bulunuyor.
Türkiye ve Faşizm Uyarısı
Albright’ın kitabında Türkiye’ye özel bir bölüm ayrılmış. “Muhteşem Erdoğan” başlığı altında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi yolculuğu ve iktidardaki dönüşümü ele alınıyor. Kitapta, Erdoğan’ın başlangıçta demokrasi ve reform vaadiyle yola çıktığı, ancak zamanla hukuk devleti ilkelerinden uzaklaştığı vurgulanıyor.
Özellikle 2016 darbe girişimi sonrası ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) süreci, Türkiye’nin otoriterleşme sürecinde bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Kitapta şu tespitlere yer veriliyor:
- Bağımsız medyanın baskı altına alınması ve hükümet kontrolünde bir medya düzeni kurulması
- Muhalefetin kriminalize edilmesi ve eleştirel seslerin susturulması
- Seçim mekanizmasının iktidarın kontrolünde tutulması
- Yargı bağımsızlığının zayıflatılması ve siyasi davalarla muhaliflerin yargılanması
Bu analiz, Türkiye’nin demokratik bağışıklık sisteminin zayıfladığını ve alarm zillerinin çaldığını gösteriyor.
Trump, Putin ve Avrupa’daki Faşist Dalgalar
Albright’ın kitabında, otoriterleşme eğilimleri sadece Türkiye ile sınırlı kalmıyor. ABD’de Donald Trump’ın demokrasiyi zayıflatan politikaları, Avrupa’daki aşırı sağ partilerin yükselişi ve Rusya’nın otoriter yapısının güçlenmesi de detaylı bir şekilde inceleniyor.
Özellikle şu noktalar öne çıkıyor:
- Putin yönetimindeki Rusya’nın Avrupa’daki aşırı sağ partilere finansal destek sağlaması
- Macaristan Başbakanı Viktor Orbán’ın bağımsız yargıyı ve basını kontrol altına alması
- Polonya ve Çekya’da hükümetlerin demokrasi karşıtı adımlar atması
- Brexit sürecinin aşırı sağcı ve milliyetçi eğilimlerle şekillenmesi
- Almanya, Fransa, Hollanda ve Avusturya’da aşırı sağ partilerin yükselişi
Demokrasilerin Bağışıklık Sistemi Zayıflıyor
Kitapta, demokrasinin kendi içindeki zayıflıklara ve bu sistemin bağışıklık kazanmaması durumunda otoriter eğilimlerin nasıl hızla yayılabileceğine dikkat çekiliyor. Avrupa’da faşizmin tarihsel geçmişi göz önünde bulundurulduğunda, mevcut otoriterleşme eğilimlerinin nasıl bir tehlike arz ettiği vurgulanıyor.
Albright’ın uyarısına göre, demokrasinin temel kurumları olan bağımsız medya, yargı ve hukuk sistemi korunmadıkça, popülist liderlerin halk desteğini manipüle ederek otoriter rejimlerini sağlamlaştırmaları kaçınılmaz oluyor.
Türkiye ve Dünya İçin Uyarı: Faşizm Geri Mi Dönüyor?
Günümüzde birçok ülkede gözlemlenen demokratik gerileme, Albright’ın kitabındaki uyarıları daha da anlamlı hale getiriyor. Türkiye’de, Avrupa’da ve ABD’de otoriter eğilimlerin güçlenmesi, dünya genelinde demokrasiye yönelik en büyük tehditlerden biri olarak öne çıkıyor.
Bu noktada, demokratik kurumların korunması ve otoriterleşmeye karşı toplumların bilinçlendirilmesi büyük önem taşıyor. Aksi halde, büyük yalanlarla sinsice ilerleyen faşizm, yeniden küresel bir tehdide dönüşebilir.
www.yerelgundem.com
Kaynak:HASAN CEMAL / T24