İzmir'in Ticareti ve Geleceği Müzeye mi Hapsediliyor?

EBSO eski Meclis Başkanı Kemal Çolakoğlu’nun İzmir’deki değerli kamu mülkleri için önerdiği müze projeleri, kentin ekonomik kalkınma yerine sembolik yatırımlara yöneldiği tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı. İzmir’in geleceği müzeye mi hapsediliyor?

İzmir'in Ticareti ve Geleceği Müzeye mi Hapsediliyor?

İzmir'in Ticareti ve Geleceği Müzeye mi Hapsediliyor?

YUSUF İNAN / YEREL GÜNDEM / İZMİR

Sanayi, üretim ve istihdam projeleri beklenen İzmir’de, EBSO eski Meclis Başkanı Kemal Çolakoğlu’nun kamuya ait değerli alanlar için önerdiği müze projeleri dikkat çekti. Kentin ekonomik çıkmazı ortadayken “tarihi müze” ısrarı, kamuoyunda sorgulanıyor.

İzmir, tarihte Akdeniz’in en önemli ticaret merkezlerinden biriydi. Ancak bugün, ne sanayide ne de turizmde hak ettiği konumda. Bu düşüşün nedenleri çok yönlü olsa da, kentin potansiyelini harekete geçirmesi gereken bazı aktörlerin farklı öncelikler belirlemesi eleştirilerin odağında. Son olarak Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın (EBSO) eski Meclis Başkanı Kemal Çolakoğlu’nun gündeme taşıdığı öneriler, İzmir’in ekonomik önceliklerinden sapıldığı tartışmasını alevlendirdi.

Müze furyası: Ticaretin yerine nostalji mi geliyor?
Çolakoğlu’nun önerileri arasında, Karşıyaka Alaybey’deki askeri tersanenin Aliağa’ya taşınarak yerine İzmir Deniz Müzesi kurulması, Alsancak’taki Tarihi Elektrik Fabrikası’nın Sanayi ve Ticaret Müzesi’ne dönüştürülmesi ve Konak’taki Kadın Doğumevi’nin Sağlık Müzesi olarak değerlendirilmesi yer alıyor.

Söz konusu alanlar ise İzmir’in en kıymetli merkezlerinde, denizle, ulaşım ağlarıyla ve tarihsel mirasla iç içe bölgeler. Ancak bu bölgelerin üretim ve ticaret merkezlerine dönüşmesi yerine müzeleşmesi, kamuoyunda “İzmir’in geleceği müzelere gömülüyor” yorumlarına neden oldu.

Ortak şirket önerisi: Kamunun malına kim talip?
Çolakoğlu’nun müze projeleriyle ilgili dikkat çeken bir diğer önerisi ise bu alanların özel kamu ortaklığı ile yönetilmesi. EBSO, İzmir Ticaret Odası, Ticaret Borsası, Esnaf Odaları ve İhracatçı Birlikleri’nin bir araya gelip “ortak şirket kurması” fikri ise bu değerli mülklerin ileride farklı amaçlarla kullanımına dair soru işaretleri oluşturdu. Zira Elektrik Fabrikası gibi mülkler özelleştirme listesinde yer alırken, “ortak şirket” eliyle kamusal alandan çıkarılması ihtimali kamuoyunu tedirgin etti.

İzmir’in ihtiyacı sanayi mi, sembolik projeler mi?
İzmir bugün ne yeterince yatırım alabiliyor ne de genç nüfusunu kentte tutabiliyor. Organize sanayi bölgeleri ve üretim tesisleri konusunda Ankara, Bursa ve Gaziantep gibi kentlerin gerisinde kalan İzmir’in, istihdam yaratacak stratejik hamlelere ihtiyaç duyduğu görülüyor. Bu noktada “sanayi müzesi” önerileri, reel üretim eksikliğinin yerini doldurabilecek alternatifler değil. Zira genç girişimciler, mühendisler, yatırımcılar ve üreticiler için müzeler değil; vergi, enerji ve arazi teşvikleriyle desteklenen sanayi yatırımları gerekiyor.

Müzelerin işlevi kültürel ama çözüm değil
Kuşkusuz bir kentin tarihi mirasını yansıtacak ve kültürel kimliğini yaşatacak müzeler önemlidir. Ancak bu müzelerin kent ekonomisine katkı sağlayacak projelerle dengeli biçimde planlanması gerekir. Bugün Körfez kirliliği çözülmeden marina projelerinden söz etmek ya da işsizlik bu kadar yüksekken tarihi yapıların restorasyonunu “çözüm” gibi sunmak, İzmir’in temel sorunlarını görmezden gelmek anlamına geliyor.

Siyasi irade çağrısı ve muhalefet boşluğu
Kemal Çolakoğlu’nun açıklamalarında İzmir milletvekillerine de sert eleştiriler var. “Kent projelerini takip etmiyorlar” diyerek İzmir’in siyasetine adeta çuvaldız batırıyor. Ancak asıl sorulması gereken soru şu: İzmir’in değerli mülkleri, istihdam ve üretim için mi kullanılmalı, yoksa sembolik projelere mi tahsis edilmeli?

İzmirli ne diyor?
Kentin içinde bulunduğu ekonomik daralma, gençlerin büyükşehirlerden kaçışı ve üretim kapasitesinin düşüklüğü göz önüne alındığında, “müzeleşme” projeleri, kent sakinlerinden daha fazla soru alıyor. İzmir’in nefes almak için ticaretle, girişimcilikle, yenilikçi yatırımlarla buluşması gerektiğini düşünenler, bu önerilerin İzmir’in enerjisini geçmişe hapsettiği görüşünde.

Sonuç olarak, İzmir'in bugünkü çıkmazı sadece merkezi yönetimin politikalarından değil, yereldeki vizyonsuzluk ve çıkar çatışmalarından da besleniyor. Kentin geleceği için gerçek çözüm; üretime, ihracata, bilim ve teknolojiye dayalı bir kalkınma vizyonu olmalı. Müze değil, mühendislik... Tarih değil, teknoloji zamanı…

YUSUF İNAN / YEREL GÜNDEM

www.yerelgundem.com