Cemil Tugay: Doktorluktan Büyükşehir’e Uzanan Siyasi Yolculuk
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın tıp kökeni, siyasi yükselişi, projeleri ve tartışmalarının detaylı analizini okuyun.
Cemil Tugay: Doktorluktan Büyükşehir’e Uzanan Siyasi Yolculuk
YUSUF İNAN / YEREL GÜNDEM / İZMİR
İzmir’in yeni Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, tıp alanındaki kariyerinden sonra Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) saflarında hızla yükselerek kentin en üst yerel yönetim koltuğuna oturdu. 1967 doğumlu Tugay, uzun yıllara dayanan hekimlik deneyimi ve başarılı ilçe belediye başkanlığı geçmişiyle dikkat çekerken, Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde verdiği mesajlar, hayata geçirmek istediği projeler ve karşılaştığı eleştirilerle gündemde kalmaya devam ediyor. İzmir’de değişim rüzgârlarını temsil eden “doktor başkan”, hem mesleki hem siyasi hayatıyla kamuoyu tarafından mercek altına alınmış durumda.
Cemil Tugay, 2024’ten beri İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yapıyor.
Eğitim Geçmişi ve Tıp Kariyeri
Cemil Tugay, 13 Haziran 1967’de babasının görevi dolayısıyla bulunduğu Van ilinde doğdu. Öğrenimine İzmir’de devam eden Tugay, ortaokul ve liseyi İzmir İnönü Lisesi’nde tamamladı (ortaokul mezuniyeti 1980, lise mezuniyeti 1983) 1989 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olarak tıp doktoru unvanını aldı. Hekimliğinin ilk yıllarında Çorum ve İzmir Tire’de dört yıl boyunca pratisyen hekim olarak görev yaptı.
Tugay, 1993-2000 yılları arasında Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi alanında ihtisas yaparak uzmanlığını kazandı. Uzmanlık eğitimini İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tamamlayan Dr. Tugay, eğitim sürecinin bir bölümünde 1997 yılında ABD’de dünyaca ünlü Cleveland Clinic’te bir yıl süreyle araştırmacı doktor olarak çalışmalara katıldı. 2000 yılında plastik cerrahi uzmanı unvanını alan Tugay, önce Karşıyaka Devlet Hastanesi’nde (2001-2005), ardından İzmir Çiğli Kent Hastanesi’nde (2005-2009) uzman hekim olarak görev yaptı.
2009 yılında kendi kliniğini açarak İzmir Karşıyaka’da serbest hekimlik yapmaya başlayan Cemil Tugay, Karşıyaka’dan sonra Alsancak’ta sürdürdüğü muayenehanesini belediye başkanı seçilmesinin ardından kapattı. Tıp camiasında da aktif bir profil çizen Tugay, İzmir Tabip Odası Özel Hekimlik Komisyonu Başkanlığı ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Özel Hekimlik Kolu Yürütme Kurulu üyeliği gibi görevler üstlenerek mesleki örgütlerde sorumluluk aldı. İngilizce ve Fransızca bilen Tugay, evli ve üç çocuk babasıdır.
Siyasi Kariyeri ve CHP’deki Konumu
Dr. Cemil Tugay, 2010 yılından itibaren Cumhuriyet Halk Partisi saflarına katılarak siyasette aktif rol almaya başladı. 31 Mart 2019 Yerel Seçimlerinde CHP’nin Karşıyaka Belediye Başkan Adayı olarak yarışan Tugay, seçimden zaferle çıktı. Karşıyaka gibi CHP’nin kalesi konumundaki bir ilçede dahi dikkat çekici bir oran yakalayan Tugay, oyların %70,85’ini alarak belediye başkanlığı koltuğuna oturdu. Bu yüksek oy oranı, hem partisinin güçlü desteğini hem de seçmenin ona duyduğu güveni ortaya koydu. Görev süresi boyunca Karşıyaka’da çevre ve kentsel yaşam kalitesine yönelik çalışmalarıyla öne çıkan Tugay, ilçeyi İzmir’in en yeşil alan ve parka sahip bölgesi haline getirdiklerini vurguladı. Nitekim beş yıllık görev döneminde Karşıyaka’da 100 binin üzerinde yeni ağaç dikimi gerçekleştirilmiş, daha önce tamamen ağaçsız olan 235 dönümlük bir alanda Kent Ormanı oluşturulmuştur. Bu icraatlar, Tugay’ın yerel ölçekte çevreye duyarlı bir yönetim sergilediğine dair örnekler olarak gösteriliyor.
Karşıyaka Belediye Başkanlığı görevi (2019-2024) sırasında elde ettiği tecrübe ve başarılar, Cemil Tugay’ın partisi içinde de yükselen bir isim haline gelmesini sağladı. CHP örgütünde İlçe Belediye Başkanları arasında saygın bir konum edinen Tugay, özellikle İzmir’de partinin genç ve dinamik yüzü olarak takdir topladı. Öyle ki, İstanbul’da Ekrem İmamoğlu, Ankara’da Mansur Yavaş, Adana’da Zeydan Karalar gibi örneklerde olduğu gibi, Cemil Tugay da bir ilçe belediye başkanlığından büyükşehir belediye başkanlığına yükselen isimlerden biri oldu. Partisinin değişim ve yenilenme arayışları içinde, Tugay’ın hekim kimliği ve temiz siyaset imajı önemli bir rol oynadı.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı Süreci
2019’dan itibaren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olan Tunç Soyer’in görev süresi dolarken, 2024 yerel seçimleri öncesinde CHP’de İzmir adaylığı konusunda sürpriz bir değişim yaşandı. Parti yönetimi, 29 Ocak 2024’te yapılan Merkez Yönetim Kurulu ve Parti Meclisi toplantıları sonrasında İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak Cemil Tugay’ı gösterdi. Böylece mevcut başkan Tunç Soyer yeniden aday yapılmazken, Karşıyaka’da başarılı bir performans sergileyen Dr. Tugay büyükşehir yarışına girmeye hak kazandı. Bu karar, genel başkanlık koltuğunu kısa süre önce devralan Özgür Özel’in CHP’de değişim vurgusunun bir parçasıydı. Nitekim Özel adaylık ilanının ardından basına yaptığı açıklamada, “‘Değişim nerede’ diyenler İzmir’e baksın” diyerek İzmir’de genç ve yeni bir ismi aday göstermelerinin önemine dikkat çekti. Bu mesaj, Cemil Tugay’ın adaylığının partideki yenilenme hareketinin sembollerinden biri olarak görüldüğünü ortaya koydu.
Mart 2024 yerel seçim kampanyası sürecinde Cemil Tugay, bir yandan partisinin güçlü İzmir örgütünü arkasına alarak yoğun bir saha çalışması yürütürken diğer yandan İzmirlilere yönelik vaatlerini dokuz ana başlık altında topladığı kapsamlı bir vizyonla paylaştı. “İzmir Geleceğe Doğru” sloganıyla açıklanan projeler arasında ilk 180 günde gerçekleştirilecek acil eylem planından kentsel dönüşüme, ulaşımdan altyapı iyileştirmelerine kadar birçok somut vaat yer aldı. Tugay’ın özellikle sosyal konut ve altyapı konularına vurgu yapması dikkat çekti. Örneğin, İzmir genelinde 25 bin sosyal konut inşa edilmesi projesini ortaya koyarak dar gelirli vatandaşların konut sorununa çözüm üretmeyi hedeflediğini duyurdu. Yine ulaşım alanında, yapımı süren Buca Metro hattını şehrin güneyindeki Fuar İzmir alanından kuzeyde Karşıyaka Mavişehir’e kadar körfezin altından geçen bir demiryolu tüneliyle uzatma fikrini “İzmir’in çılgın projesi” olarak tanıttı. Bu vizyoner proje hayata geçerse, İzmir Körfezi’nin altından geçecek bir raylı sistemle kentin iki yakası doğrudan bağlanmış olacak. Tugay, İzmir’i Türkiye’nin en yaşanabilir, düzenli ve refah seviyesi yüksek şehri haline getirme ideali taşıdığını belirterek, gençlerin iş ve gelecek kaygısıyla başka şehirlere gitmek istemeyecekleri bir İzmir yaratma sözü verdi.
Seçim kampanyası boyunca dürüst ve şeffaf yönetim vurgusu Cemil Tugay’ın söylemlerinde ön plana çıktı. Adaylığı açıklandığı gün İzmir Adnan Menderes Havalimanı’nda coşkulu bir kalabalığa seslenen Tugay, “İzmir Büyükşehir Belediyesi elleri temiz, yürekleri temiz insanlar tarafından yönetilecektir” diyerek halkın karşısına tertemiz bir yönetim anlayışıyla çıkma taahhüdünde bulundu. Yolsuzluk iddialarının sıkça konuşulduğu bir dönemde bu mesaj, İzmirlilere verilen önemli bir güvence olarak değerlendirildi. Öte yandan kentin kronik sorunlarına çözüm getirmek için heyecanla çalışacağını dile getiren Tugay, sık sık İzmir’e olan sevgisini vurgulayarak “İzmir’e aşığım, öyle bir çalışma ortaya koyayım ki insanlar 50 yıl konuşsun istiyorum” sözleriyle iddialı hedefler ortaya koydu. Bu ifadeler, yeni projelerle şehre damga vurma arzusunun bir göstergesi olarak yankı buldu.
31 Mart 2024 tarihinde yapılan yerel seçimde Cemil Tugay, İzmirli seçmenlerin güçlü desteğini alarak İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. Resmi sonuçlara göre CHP adayı olarak girdiği yarışı kazanan Tugay, 5 Nisan 2024’te mazbatasını alarak görevi devraldı. Böylece 2019’dan beri İzmir’i yöneten Tunç Soyer’den bayrağı devralan Tugay, İzmir’in doktor kökenli ilk büyükşehir belediye başkanı unvanını da elde etti. Göreve başlarken düzenlenen devir teslim töreninde yaptığı konuşmada selefi Tunç Soyer’e İzmir’e katkılarından dolayı teşekkür eden Cemil Tugay, “aldığımız bayrağı daha yükseğe taşıyacağız” diyerek İzmir’de CHP belediyeciliğinin sosyal ve katılımcı vizyonunu daha da ileri götürme sözü verdi.
Medyadaki Açıklamaları ve Kamuya Mesajları
Cemil Tugay, hem seçim kampanyası döneminde hem de Büyükşehir Belediye Başkanı sıfatıyla yaptığı açıklamalarda verdiği güçlü mesajlarla medyada sıkça yer buldu. Seçim öncesinde kentin dört bir yanını dolaşarak vatandaş ve partililerle buluşan Tugay, miting ve ziyaretlerinde kullandığı samimi üslup ve iddialı söylemlerle dikkat çekti. Dikili, Bergama, Kınık gibi İzmir’in kuzey ilçelerinde yaptığı saha çalışmalarında, yerel sorunlara hakim olduğunu vurgulayarak “Dikili’nin arıtma problemi, içme suyu hattı ihtiyacı gibi meselelerini biliyorum. Bu güzel ilçemizin turizm cazibesini artıracak adımlar atacağız” şeklinde somut vaatler dile getirdİ. Kırsal kalkınmaya önem vereceğini, kıyı ilçelerinde festivalleri geliştirerek turizmi canlandıracaklarını belirten Tugay, gittiği her bölgede o yöreye özgü projeler üreteceğinin sinyalini verdi. Bir konuşmasında “Ben İzmir’in her köşesine sahip çıkarak hizmet edeceğim. Planlarım hazır, bu göreve hazırlanarak aday oldum” diyerek hazırlık düzeyine vurgu yapması da basında geniş yer buldu.
Seçim sonrası dönemde ise Başkan Cemil Tugay’ın demeçleri daha çok kent yönetimine ilişkin duruşunu ve gündeme dair görüşlerini yansıttı. Özellikle demokrasi, şeffaflık ve ilkeli duruş konularında verdiği mesajlar, ulusal ve yerel medyada ilgi çekti. Eylül 2025’te CHP İstanbul İl Örgütü’ne mahkeme kararıyla kayyum atanması ve bu göreve partiden ihraç edilmiş bir ismin (Gürsel Tekin) getirilmesi üzerine yaptığı sert açıklama bunlardan biri oldu. Tugay, bu gelişmeyi “demokrasi dışı bir adım” olarak nitelendirdi ve bir CHP üyesinin böyle bir durumdan kendine fırsat çıkarmasını etik bulmadığını açıkça dile getirdi. Kameralar önünde “Herhangi bir CHP’linin, böyle bir durumda kendisine fırsat çıkarması yakışmaz” sözleriyle Tekin’in tutumunu eleştiren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, parti içi disiplin ve ilkelere vurgu yaptı. Bu çıkışı, CHP tabanında takdir toplarken kamuoyuna da partisinin değerlerine bağlı, omurgalı bir duruş sergilediği mesajını iletti.
Cemil Tugay zaman zaman canlı yayın programlarına katılarak hem İzmir gündemini hem de ülke meselelerini değerlendirdi. Özellikle kentsel altyapı, su sıkıntısı, çevre sorunları gibi konularda yaptığı açıklamalar medyada manşet oldu. 2025 yazında İzmir’de baraj seviyelerinin düşmesiyle gündeme gelen su krizi hakkında konuşurken, su yönetimi eleştirilerine verdiği tepki tartışma yarattı. TÜBA Çevre ve İklim Değişikliği çalışma grubu üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar’ın su konusunda yaptığı tenkitlere karşılık veren Tugay, oldukça sert bir üslup kullanarak “Gerçekten cahilce konuşmalar duyuyorum. Bir tane hoca var, yaşlıca, iki de bir çıkıyor ilginç şeyler söylüyor… Babacım, biz de biliyoruz kuraklık olduğunu” ifadelerini sarf etti. Bilim insanına yönelik bu üslup basında “Başkan’dan profesöre cahil çıkışı” gibi başlıklarla yer alırken, İzmir kamuoyunda da tartışma yarattı. Jeoloji Mühendisleri Odası gibi kurumlar, bilime saygının zorunluluk olduğunu hatırlatan açıklamalar yayınlayarak Tugay’ı dolaylı da olsa eleştirdi. Tugay ise daha sonra üslubunun sertliği nedeniyle üzüntü duyduğunu belirtip amaçlarının ortak çözüm bulmak olduğunu ifade etti.
Bunun yanında, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin mali yapısı, yatırımların finansmanı ve işçi hakları gibi konularda da Tugay’ın demeçleri zaman zaman gündeme geldi. Belediye şirketlerinden İZBETON’la ilgili iddialar ve belediyede gerçekleşen bazı işten çıkarmalar hakkında konuşurken “Ben siyaset üstü bir yönetim anlayışı benimsiyorum” söylemiyle hareket ettiğini, liyakat ve disiplin esaslı bir tutum aldığını belirtti. Grev aşamasına gelen toplu iş sözleşmelerinde sendika ile yaşanan gerilim sırasında sarf ettiği “Gerekirse çıkarım, çöpü kendim toplarım ama yanlış yaptırmam” şeklindeki sözler sendikalar tarafından “grev kırıcılık tehdidi” şeklinde yorumlanıp eleştirilse de Tugay, kent halkının mağdur olmasına müsaade etmeyeceğini vurgulayarak kararlarının arkasında durdu. Bu açıklamalar her ne kadar emek örgütlerince tepki çekse de, bir kısım kamuoyu nezdinde kararlı bir yönetici profili çizdi.
Kamuoyu ve Sosyal Medyada Algısı: Destek ve Eleştiriler
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, kamuoyunda hem destek hem de eleştiri alan bir profil çiziyor. Destekleyenler, Tugay’ın hekim kökenli olmasının getirdiği halka yakın ve sorun çözücü yaklaşımı öne çıkarıyor. Sosyal medyada kendisinden sıklıkla “Doktor Başkan” diye bahseden birçok İzmirli, özellikle pandemi dönemindeki sağlık duyarlılığını ve bilimsel bakışını takdir ettiklerini dile getirdi. Karşıyaka’daki icraatlarıyla edindiği “çalışkan belediye başkanı” imajı, büyükşehir düzeyinde de ondan beklentileri yükseltmiş durumda. Nitekim görev yaptığı ilçe olan Karşıyaka’da rekor düzeyde oy alması, doğaya ve yeşile verdiği önem, şeffaflık adına mal varlığını kamuoyuyla paylaşması gibi adımlar destekleyicilerince örnek gösteriliyor. Tugay’ın yönetimi altında İzmir’de kent ormanlarının artırılması, toplu ulaşım projelerinin hız kazanması ve sosyal konut atılımları, ona yönelik olumlu algıyı besleyen unsurlar. Ayrıca sade yaşamı ve mütevazı kişiliğiyle tanınan Tugay’ın, sosyal medyada İzmir’in günlük hayatına dair yaptığı samimi paylaşımlar da halkla arasındaki bağı güçlendiren detaylar olarak görülüyor.
Öte yandan eleştiriler cephesi, Cemil Tugay’a yönelik bazı ciddi soru işaretleri ve tepkiler barındırıyor. En çok tartışılan konulardan biri, Tugay’ın Karşıyaka Belediye Başkanı iken ilçedeki bir belediye arazisinin iktidara yakın iş insanı Mehmet Cengiz’e satılması olayı oldu. 2019’da gerçekleşen bu satış, Tugay 2024’te Büyükşehir’e aday gösterilir gösterilmez yeniden gündeme taşındı. CHP’li eski milletvekili Eren Erdem, sosyal medya üzerinden belgeler yayınlayarak Tugay’ı “beşli çete” diye tabir edilen iktidar yanlısı sermaye gruplarıyla ilişki kurmakla suçladı. Gelen tepkiler üzerine açıklama yapan Cemil Tugay, belediyenin borç yükünü azaltmak ve kaynak yaratmak amacıyla böyle bir satış yaptığını doğrulayarak “2019’da göreve geldiğimde belediyenin kaynağa ihtiyacı vardı, borçları kapatmak durumundaydım ve acemilik dönemimdi… Mahkeme yoluna gitmeden pazarlık yapıp burayı sattım” diyerek kendini savundu. Bu “acemilik” itirafı bazı kesimlerce anlayışla karşılansa da pek çok kişi tarafından etik bir zafiyet olarak eleştirildi. Eren Erdem, Tugay’ın açıklamasını “Ne acı bir itiraf… Acemilikte bunu yaptıysa, ustalık döneminde Allah İzmir’e yardım etsin” sözleriyle eleştirerek tepki gösterdi. Bu tartışma, partisi içindeki değişim yanlıları ile gelenekçiler arasında da ayrı bir gerilim konusu oldu ve Tugay’ın adaylığı sürecinde parti içi muhalefetin diline dolandı.
Cemil Tugay’ın ismi etrafında oluşan bir diğer polemik, kendisinden önceki Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer hakkında başlatılan yolsuzluk soruşturması ile ilgiliydi. 2025 yılının Temmuz ayında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İZBETON şirketindeki usulsüzlük iddialarıyla ilgili bir operasyon düzenlenip Tunç Soyer de dahil çok sayıda eski yönetici gözaltına alınınca, kulislerde bu soruşturmanın Tugay yönetiminin ihbarlarıyla tetiklendiği iddiası ortaya atıldı. Özellikle sosyal medyada yayılan bazı belgelerde Cemil Tugay imzalı bir iç denetim raporunun savcılığa iletildiği görüldü ve “Soyer’i yargının önüne Tugay attı” söylemi dillendirilmeye başlandı. Bu durum, CHP tabanında ciddi bir rahatsızlık yaratma potansiyeli taşıyordu çünkü partililer kendi belediye başkanlarının birbirini suçlaması fikrine tepkiliydi. Konu büyüyünce Başkan Tugay bir basın toplantısı düzenleyerek iddiaları kesin bir dille yalanladı. “Bizim herhangi bir suç duyurumuz kesinlikle yoktur. Soruşturulan kişilerle ilgili belediye olarak yapılmış bir başvurumuz yok” diyen Tugay, soruşturmanın İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin ve Hazine Bakanlığı denetçilerinin raporlarıyla yürütüldüğünü, kendi döneminde sadece rutin iç denetim yapıldığını ifade etti. Ayrıca bu iddiaların kendisini çok üzdüğünü belirterek, Soyer ve diğer parti yöneticileriyle bazı konularda görüş ayrılığı yaşamış olabileceğini ancak bu süreçte asla kasıtlı bir ihbarcı rolü üstlenmediğini vurguladı. Bununla birlikte, operasyonun sabaha karşı çok sayıda ismin gözaltına alınması şeklinde gerçekleştirilmesini de eleştiren Tugay, CHP’li belediyelere yönelik bu tür yöntemlerin hukukla bağdaşmadığını söyleyerek merkezi iktidara karşı da tepki gösterdi. Tüm bu gelişmeler ışığında, parti içindeki bazı kesimler Tugay’a şüpheyle yaklaşmaya devam ederken, kimileri de “yolsuzluğa göz yummadı” diyerek onu savundu. Sonuç olarak, Tunç Soyer soruşturması meselesi Cemil Tugay’ın kamuoyu algısında bir gölge oluşturmuş; taraftarlarınca dürüstlük hamlesi, muhaliflerince ise “arkadaşını satan başkan” şeklinde farklı okunmuştur.
Özellikle sosyal medyada, Cemil Tugay ismi etrafındaki tartışmalar zaman zaman hararetleniyor. Twitter (X) ve Facebook’ta ona destek veren kullanıcılar, İzmir’in son bir yılda önemli projelerle atılım yapmaya başladığını, Tugay’ın “iş bitirici” bir başkan olduğunu savunuyor. Instagram’da aktif bir kullanıcı olan Tugay’ın paylaşımlarına yapılan yorumlarda pek çok İzmirli, başkanın kent etkinliklerinde halkla iç içe olmasını, maçlarda taraftarla yan yana tezahürat yapmasını veya bisikletle şehir turu atmasını samimi bulduklarını belirtiyor. Diğer yandan eleştirel paylaşımlarda ise işten çıkarılan belediye personelleri konusu, çöplerin toplanmasında yaşanan aksamalar veya trafik sorunları dile getirilerek “beklenen performansı gösteremediği” iddia ediliyor. Hatta bazı muhalif yorumcular, “Cemil Tugay CHP’nin İzmir’de risk aldığı bir kumar” diyerek, deneyimli bir ismi kenara çekip onu aday gösteren parti yönetimini de eleştiriyorlar. Bütün bu farklı sesler, Tugay’ın henüz ilk büyükşehir başkanlığı döneminin başlarında olmasına rağmen yoğun bir ilgi ve denetim altında olduğunu gösteriyor. İzmir gibi politik bilinci yüksek bir kentte, başkanlık koltuğunda oturan her isim gibi Cemil Tugay da her adımıyla tartışılmaya devam ediyor.
Bilimsel Yayınları ve Mesleki Çalışmaları
Tıp doktoru kimliğiyle tanınan Cemil Tugay, belediyecilik görevlerinin yanı sıra hekimlik mesleğine yaptığı bilimsel katkılarla da anılıyor. Özellikle plastik cerrahi alanında uzmanlaşırken yurtiçi ve yurtdışında çeşitli akademik çalışmalarda yer aldığı biliniyor. 1997 yılında Cleveland Clinic’te araştırmacı doktor olarak bulunduğu dönemde, doku onarımı ve mikrocerrahi konularında bilimsel araştırmalara katıldı. Bu kapsamda kafatası kemiği sabitleme malzemelerinin zar dokusuna etkisi üzerine ve DHEA hormonunun doku mikro-dolaşımını koruyucu rolü gibi spesifik konularda çalışmalarda ismi geçti. Örneğin, Cleveland Clinic Plastik Cerrahi departmanında yürütülen ve saygın tıp dergilerinde yayımlanan bazı araştırmalarda “Cemil Tugay” ismi yardımcı araştırmacı yazarlar arasında yer alıyor. Bu bilimsel yayınlar, onun kariyerinin sadece pratik hekimlikle sınırlı kalmadığını, aynı zamanda tıp literatürüne de katkı sunma gayreti taşıdığını gösteriyor. Her ne kadar Dr. Tugay belediye başkanlığı görevine odaklandığı için akademik çalışmalarına ara vermiş olsa da, edindiği bilimsel bakış açısının sorunlara yaklaşımında etkili olduğu sıkça dile getiriliyor. Nitekim o da yaptığı konuşmalarda “Bilimin ışığında hareket etmek bizi başarıya götürür” diyerek bilimsel veriye dayalı yönetim vurgusu yapıyor. Ayrıca hekim kimliğinin bir parçası olarak, zaman zaman sağlık alanına yönelik projelere destek verdiği, örneğin İzmir’de tıbbi hizmetlerin iyileştirilmesi veya pandemide sağlık çalışanlarına yönelik kolaylaştırıcı adımlar attığı biliniyor. Eğer yayınlanmış makaleleri ve mesleki çalışmalarının detayları kamuoyunda çok geniş yer bulmasa da, Cemil Tugay’ın arka planında sağlam bir tıbbi birikim ve bilimsel yaklaşım bulunduğu bir gerçek olarak değerlendiriliyor.
Analiz ve Yorum
Cemil Tugay’ın hikâyesi, Türkiye’de meslekten siyasete geçen başarılı yerel yöneticilerin dikkat çekici bir örneği olarak okunabilir. Doktorluktan belediye başkanlığına uzanan yolculuğunda, tıp disiplininden gelen analitik düşünce yapısını ve insan odaklı bakış açısını siyaset sahnesine taşıdığı söylenebilir. Nitekim hekim olmanın getirdiği “önce zarar verme” ilkesi, Tugay’ın belediyecilik anlayışında da kendini gösteriyor: İzmir’de kentsel dönüşüm projelerini rant eksenli değil, halkın faydasını gözeterek yapma vaadi, çevreye duyarlı yeşil alan hamleleri, sosyal konut atağı hep bu yaklaşımın izdüşümleri. İzmir gibi kozmopolit ve yüksek standartlar talep eden bir kentte, belediye başkanlığı koltuğuna oturur oturmaz su krizi, ekonomik dar boğaz, ulaşım altyapısı gibi zorlu dosyalarla karşılaştı. İlk yılını henüz doldurmuşken bir yandan dev projelerin hazırlıklarını yaparken bir yandan da geçmiş dönemden kalan sorunların gölgesinde kaldı. Özellikle önceki yönetimin soruşturma konusu olması, Tugay’ın istemese de gündemini epey meşgul etti. Bu süreçte sergilediği tutum, kendisine dair farklı yorumlar yapılmasına yol açtı: Kimileri onun dik duruş sergilediğini düşünürken kimileri parti içinde kavga çıkardığını öne sürdü.
Analistler, Cemil Tugay’ın İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminin iki yönlü ilerlediğini belirtiyor. İlk yön, vizyoner projeler ve hizmet odaklı icraatlar. Tugay, İzmir’in gelecek 50 yılını planlama iddiasıyla yola çıktı ve Ulaşım Master Planı’ndan iklim dirençliliğine, dijital belediyecilikten sosyal hizmetlere kadar geniş bir yelpazede proje üretme kapasitesi ortaya koyuyor. Körfez’in altından demiryolu tüneli, 25 bin konut hedefi, kent genelinde altyapı iyileştirmeleri gibi mega projeler, İzmir’i bir sıçrama tahtasına oturtma hedefinin parçaları. Bu bağlamda, Tunç Soyer döneminde kurulmuş olan İzmir’in İklim Değişikliği Eylem Planı ve Sürdürülebilir Kentsel Gelişim vizyonunu da devam ettirerek, kendi damgasını vurmak istediği görülüyor. Tugay, sık sık “yeni nesil belediyecilik” kavramını dile getiriyor ve veriye dayalı karar alma, katılımcı yönetim, gençlere ve kadınlara fırsat tanıma gibi çağdaş yönetim ilkelerini benimsediğini ifade ediyor. Bu da onun, klasik belediyecilik anlayışından farklı olarak inovasyona açık ve dünyadaki iyi uygulamaları takip eden bir liderlik sergileme çabasında olduğunu gösteriyor.
İkinci yön ise siyasi ve yönetsel sınavlar. İzmir, CHP’nin kalesi olarak bilinse de parti içi dengelerin ve rekabetin de yoğun yaşandığı bir şehir. Tugay, Özgür Özel liderliğindeki değişim hareketinin yıldızı olarak büyükşehir adayı yapıldı ancak bu durum, partisi içinde onu kıskanç gözlerle izleyen veya hatalarını kollayan bir kesimin de oluşmasına yol açtı. Başkan seçildikten sonra il başkanlığıyla yaşanan iletişim kopuklukları, atılan bazı adımlara örgütten gelen tepkiler bunun göstergesi. Özellikle belediyede gerçekleştirdiği bazı görevden almalar ve atamalar nedeniyle CHP İzmir İl Örgütü ile arasında soğuk rüzgarlar estiği basına yansıdı. Tugay’ın bu noktada, bir belediye başkanı olarak parti dengelerini gözetme zorunluluğu ile kurumsal yönetimde liyakat ve disiplin sağlama hedefi arasında kalın bir ip üzerinde yürüdüğü söylenebilir. Ayrıca merkezi hükümet ile ilişkilerde de hassas bir denge mevcut. İzmir yıllardır muhalefet partisinin yönettiği bir büyükşehir olduğundan, Ankara ile uyum sorunu riskine aşina. Cemil Tugay ise hekim kimliğinin getirdiği diyalog becerisini kullanarak bakanlıklar ve merkezi otoritelerle yapıcı ilişkiler kurmaya çalıştığını ifade ediyor. Örneğin su krizinde DSİ ile koordinasyon veya ulaşım yatırımlarında Ulaştırma Bakanlığı’ndan onay gereken konular için kapıları çaldığını belirtiyor. Ancak diğer taraftan, belediyelere yönelik siyasi baskılara karşı da mücadeleci bir tutum takınmayı ihmal etmiyor. Gürsel Tekin’in İstanbul’da kayyum olarak atanması meselesinde sert çıkışı veya İzmir’deki gözaltı operasyonuna karşı eleştirileri, onun gerektiğinde açık sözlü olabildiğini gösterdi. Bu tutum, merkezi iktidarla ilişkilerinde zaman zaman gerginlik yaratabilecek olsa da tabanı tarafından “dik duruş” olarak alkışlanıyor.
İzmir kamuoyundaki genel beklenti, Cemil Tugay’ın önümüzdeki dönemde kendisini kanıtlayacak icraatlere hız vermesi yönünde. Henüz görev süresinin başlarında sayılan Tugay için asıl sınav, mega projelerini hayata geçirip geçiremeyeceği olacak. Körfez altı demiryolu tüneli veya yeni metro hatları gibi büyük yatırımlar uzun soluklu adımlar; bu projelerin başlaması bile Tugay’ın hanesine artı puan yazdırabilir. Keza sosyal konut hamlesinde atılacak somut adımlar, kentte dar gelirlilerin yaşamına dokunacak sonuçlar üretebilirse başkanın popülerliği artacaktır. Öte yandan, anlık sorunlar karşısındaki yönetim performansı da mercek altında olacak. Geçtiğimiz yaz yaşanan su kesintileri veya çöp toplama aksaklıkları gibi günlük sorunlarda hızlı ve etkili çözümler geliştirmesi, güven tazelemesi açısından kritik. Tugay’ın iletişim stratejisi de bir diğer önemli faktör: Şeffaf, hesap verebilir ve vatandaşla sürekli diyalog halinde olması, onu seleflerinden ayıran güçlü bir yön olabilir. Özellikle sosyal medyayı etkin kullanarak hem icraatlarını duyurması hem de eleştirilere anında cevap vermesi, günümüz siyasetinde güçlü bir araç.
Sonuç itibarıyla, Cemil Tugay İzmir’de yeni bir siyasi dönemin temsilcisi olarak önemli bir misyon üstlenmiş durumda. Doktor kimliğiyle toplumsal güven duygusunu arkasına alan, genç ve dinamik profiliyle değişimi simgeleyen Tugay’ın önünde zorlu fakat bir o kadar da parlak bir yol uzanıyor. Başarılı olması, yalnız kendi siyasi geleceğini değil, CHP’nin yerel yönetimlerdeki reform iddiasını da güçlendirebilir. Tam tersi, yaşanacak bir başarısızlık ise partisi açısından İzmir’de yıllardır süren hâkimiyetin sorgulanmasına yol açabilir. Bu yüzden, Cemil Tugay üzerinde sadece İzmir’in değil, ülke çapındaki muhalefet politikalarının da bir projeksiyonu bulunuyor.
Sonuç
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın hayatı ve kariyeri, tıp alanındaki disiplinli yükselişinden siyasetteki süratli çıkışına uzanan çok boyutlu bir portre sunuyor. Eğitim yıllarından edindiği bilgi birikimini ve hekimlik mesleğinin kazandırdığı insani duyarlılığı, yerel yönetimde hizmet üretme idealiyle birleştiren Tugay, kısa sürede İzmir siyasetinin en etkili aktörlerinden biri haline geldi. Karşıyaka’daki başarılı belediye başkanlığı dönemi ona büyükşehir yolunu açarken, İzmir gibi Türkiye’nin üçüncü büyük kentinde çıtayı yüksek tutan vaatlerle göreve başlaması halkta umut yarattı. İlk döneminin henüz başlarında karşılaştığı olaylar, onun için birer sınav niteliği taşıdı: Bir yanda devasa projeler için kolları sıvarken, diğer yanda geçmişten kalan sorunlar ve iç siyaset polemikleriyle uğraşmak zorunda kaldı. Tugay, bu zorlu denklemi yönetirken şeffaflık ve dürüstlük ilkesini kalkan edinmeye çalışıyor.
Cemil Tugay örneği, Türkiye’de şehir yönetimlerinin nasıl bir değişim geçirebileceğine dair ipuçları da barındırıyor. Genç ve vizyon sahibi yerel yöneticilerin, kentlerin kaderini değiştirebilecek kudrete sahip olduğu gerçeği İzmir’de bir kez daha sınanıyor. İzmir’in doktor başkanı, bilimsel aklı rehber edinmiş, halkçı ve doğaya saygılı bir belediyecilik modeli inşa etme iddiasında. Bunu başarabilirse, sadece İzmir’de değil ülke genelinde adından söz ettirecek kalıcı bir miras bırakacak. Elbette önündeki yol düz değil; ekonomik dalgalanmalar, siyasi engeller ve beklenmedik krizler her an karşısına çıkabilir. Ancak Tugay’ın söylediği gibi “heyecanımız yüksek, içimiz kıpır kıpır” olduğu sürece ve İzmir halkının desteğini arkasında hissettiği müddetçe, kente dair 50 yıl konuşulacak işler yapma hedefi imkânsız görünmüyor. İzmir, yeni büyükşehir belediye başkanının performansını yakından izlemeyi sürdürecek; destekçileri ve eleştirmenleriyle birlikte Cemil Tugay’ın kent tarihine nasıl bir iz bırakacağını zaman gösterecek.













