Fırsatçılık Toplumsal Güveni Sarsıyor
Felaketler sonrası ortaya çıkan fırsatçılık, toplumsal güveni zedeliyor. Kartalkaya’daki otel yangını sonrası yangın tüplerindeki fiyat artışları, bu sorunu tekrar gündeme getirdi. Uzmanlar, fırsatçılığın toplum üzerindeki etkilerini değerlendirerek çözüm önerileri sunuyor.

Fırsatçılık Toplumsal Güveni Sarsıyor
İYİ PSİKOLOG / TÜRKİYE
Felaketler Sonrası Artan Fırsatçılık Güvensizliği Derinleştiriyor
Türkiye’de felaketlerin ardından ortaya çıkan fırsatçılık vakaları, toplumsal güveni ciddi şekilde zedeliyor. Son olarak Kartalkaya’daki otel yangını sonrası yangın tüplerinde görülen fahiş fiyat artışları, bu durumu bir kez daha gündeme getirdi.
Uzmanlar, fırsatçılık ve benzeri olumsuz yaklaşımların, toplumda var olan güven duygusunu daha da zayıflattığını belirtiyor. Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümünden Dr. Berat Dağ, bu tür kriz anlarında ortaya çıkan fırsatçılığın yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve psikolojik sonuçları olduğunu vurguluyor. “Bu tür olaylar, toplumun dayanışma ve güven duygusunu derinden sarsıyor” diyen Dr. Dağ, fırsatçılıkla mücadelede devlet, toplum ve bireyin ortak sorumluluk taşıdığını ifade ediyor.
Batılı Kapitalist Değerler Çarpık Şekilde Benimseniyor
Dr. Berat Dağ, Türkiye’nin yaklaşık 250 yıldır aşırı Batılılaşma sürecinden geçtiğini ve bu süreçte bazı kapitalist değerlerin çarpık şekilde ithal edildiğini belirtiyor. “Türkiye’de adalet, dayanışma ve ortak faydayı temel alan kadim değerler güncellenmediği sürece, krizleri fırsata çevirmeye çalışan insanlık dışı eylemler artmaya devam edecektir” diyen Dr. Dağ, bu anlayışın fırsatçılığın yaygınlaşmasına zemin hazırladığını dile getiriyor.
Fırsatçılık Toplumsal Güvensizliğe Yol Açıyor
Türkiye’de giderek azalan toplumsal güven duygusu, fırsatçılık vakalarının daha büyük bir sorun haline gelmesine neden oluyor. Dr. Berat Dağ, “Toplumda fırsatçılık arttıkça bireyler birbirine güvenmekte zorlanıyor. Eğer kimse kimseye güven duymazsa, insanlar kendilerini toplumdan izole etmeye başlar. Bu da toplumsal yaşamın risk altına girdiğini gösterir” diyerek sosyal yapının korunması gerektiğini vurguluyor.
Adil ve Dayanışmacı Değerler Unutulmamalı
Dr. Berat Dağ, her toplumda çıkarcılığa dayalı bireysel hareketlerin görülebileceğini ancak bu anlayışın ne kadar etkili olduğu sorusunun önemli olduğunu belirtiyor. Osmanlı Devleti’nin kaynakların özel şahıslar yerine topluma dağıtılmasını hedefleyen bir geleneğe sahip olduğunu hatırlatan Dr. Dağ, Türkiye’nin adil ve dayanışmacı bir kültürel mirasa sahip olduğunu ve bu mirasın korunması gerektiğini söylüyor.
Devlet, Toplum ve Bireye Düşen Sorumluluklar
Fırsatçılıkla mücadelede devlet, toplum ve bireylere büyük görevler düştüğünü belirten Dr. Berat Dağ, devletin adalet, eşitlik ve özgürlük dengesine dayalı yasal, ekonomik ve eğitim odaklı düzenlemelerini artırması gerektiğini söylüyor.
Öte yandan toplum ve bireylerin de ahlaki sorumluluk üstlenerek, kendi çıkarlarını başkalarının haklarıyla dengeleyen yapılar oluşturması gerektiğini vurguluyor. “Eğer devlet, toplum ve birey arasında sağlıklı bir etkileşim yeniden kurulabilirse, bu tür yıkıcı sonuçların azalması mümkün olacaktır” diyor.
Yeni Felaketlerin Yaşanmaması İçin Harekete Geçilmeli
Kartalkaya’daki yangın faciasının kendisini derinden üzdüğünü ifade eden Dr. Berat Dağ, benzer felaketlerin yaşanmaması için tüm kurumların ve bireylerin sorumluluk alması gerektiğini belirtiyor. “Artık boş tartışmaları bir kenara bırakıp, mikro düzeyden makro düzeye kadar adalet ve dayanışma temelinde yeni yapılar inşa etmek zorundayız” diyerek sözlerini tamamlıyor.