Hazreti Peygamber Türbesindeki Tek Kabir Kime Ayrıldı?

Peygamber Efendimizin (s.a.v.) türbesiyle ilgili yanlış fotoğraflar gündem olurken, gerçek yapısı ve Hz. İsa’ya ayrılan tek kişilik kabir yeri hakkında bilgiler yeniden gündeme taşındı.

Hazreti Peygamber Türbesindeki Tek Kabir Kime Ayrıldı?

Hazreti Peygamber Türbesindeki Tek Kabir Kime Ayrıldı?

BİLGE TABİRCİ / MEDİNE

Sosyal Medyada Dolaşan Fotoğraflar Gerçeği Yansıtmıyor

Son günlerde gazete sayfalarında ve internet ortamında, Hazreti Peygamber’in (s.a.v.) kabrine ait olduğu iddiasıyla paylaşılan bazı fotoğraflar gündem oldu. Bu görüntülerden etkilenen pek çok kişi, posterler yaptırıp evlerine astı. Ancak uzmanlar, bu resimlerin Hazreti Peygamber’in kabr-i şerifi ile hiçbir ilgisi olmadığını vurguluyor. Bahse konu fotoğrafların aslında Osman Gazi’ye ve Mevlana Celâleddin Rumi’ye ait olduğu anlaşıldı. Böylesine ünlü türbelerin bile yanlış tanınması, halkta şaşkınlık yarattı.

Hazreti Peygamber’in Kabri Nasıl Bir Yerde?

Hazreti Peygamber’in kabri, iç içe geçmiş iki duvarla çevrili, üzeri örtülü ve kapısız bir türbenin içinde bulunuyor. Bu yapının içine girilmesi imkânsız; kapısı ya da penceresi yok. Tarihî kaynaklarda, Hz. Peygamber’in defnedildiği yerin taş dizili ve toprak bir kabir olduğu, ilk yapıldığında biraz bombeli iken zamanla düzleştiği anlatılıyor.

Hazret-i Osman'a ait kabir. Hazret-i Peygamber'in kabri de böyledir.

İslam tarihinde bilinen ilk türbe, Hazreti Peygamber’in Hücre-i Saadet diye anılan, Hz. Âişe’nin odası içinde defnedildiği bu mekândır. Peygamberimiz, “Peygamberler vefat ettikleri yere gömülür” buyurduğu için burada medfundur.

Üç Dostun Birlikteliği

Hazreti Âişe validemiz, babası Hazreti Ebubekir’i de yanına defnettirmiştir. Daha sonra Hazreti Ömer, vefatından önce buraya gömülmek için Hz. Âişe’den izin istediğinde, Âişe validemiz “Ömer’i kendime tercih ederim” diyerek izin vermiştir. Hazreti Ömer buraya defnedilince, Hz. Âişe o tarihten sonra odada yalnız kalamayacağı için bir perde çekerek 57. vefat yılına kadar orada yaşamaya devam etmiştir. Ancak vefatı sonrasında aynı odada bir tek kişilik kabir yeri kalmıştı.

Kaynaklarda aktarıldığına göre, bu boş yer, Hz. İsa (a.s.) için ayrılmıştır. Peygamber Efendimiz’in şu hadisine atıf yapılır:

“İsa Mesih yeryüzüne indikten sonra vefat ettiğinde, benim yanıma gömülür.”

Türbenin Tarihsel Yapısı

Hazreti Peygamber’in vefatından sonra Hz. Ömer döneminde Mescid-i Nebevî genişletilirken Hücre-i Saadet’in etrafına kısa taş bir duvar örüldü. Daha sonra Hz. Abdullah bin Zübeyr döneminde bu duvar sağlamlaştırıldı. Zaman içinde kapılar kapatılarak gürültülerin önüne geçildi. Böylece içerideki kabirlerin korunması sağlandı.

Emevi Halifesi Velid, Medine valisi olduğu dönemde yapıyı yükseltti ve üzerine kubbe yaptırdı. Ardından Ömer bin Abdülaziz, ikinci bir koruyucu duvar daha inşa ettirdi. Bu duvar beş köşe olup tamamen kapalıydı ve kapısı yoktu. Bu düzenleme, türbenin güvenliği için büyük önem taşıyordu.

Şebeke-i Saadet ve Yeşil Kubbe

Zamanla türbe etrafına “Şebeke-i Saadet” olarak bilinen bir parmaklık yapıldı. Bu parmaklık demirden yapılmış ve yeşile boyanmıştı. Ayrıca üzerine beyaz ipekten perde (settâre) çekilirdi. Osmanlı döneminde bu bölgeye Kisve-i Şerîfe gönderilerek yeşil kubbe örtüsü yenilenirdi. Mescid-i Nebevî’nin en görkemli bölümü sayılan Kubbetü’l-Hadrâ (yeşil kubbe), bugünkü görünümünü Memluk Sultanı Kalavun ve Osmanlı padişahlarının destekleriyle almıştır.

Hz. İsa’ya Ayrılan Kabir Yeri

Hazreti Peygamber’in kabrinde mevcut olan tek kişilik boş yerin Hz. İsa (a.s.) için ayrıldığı inancı, İslam literatüründe kuvvetli şekilde yer alıyor. Rivayetlerde, İsa Peygamber’in ahir zamanda gökyüzünden inip, dünyada vefat ettikten sonra Hz. Muhammed’in (s.a.v.) yanına defnedileceği bildirilir.

Ziyaret Usulü

Hücre-i Saadet’in bulunduğu bölüm, bugün ziyaretçilere kapalıdır. Ancak Ravda-i Mutahhara’da, Şebeke-i Saadet önünde durarak selam verilir. İçeriye yalnızca harem-i şerif hizmetkârları belli dönemlerde temizlik amacıyla girebilir. Türbenin içinde yedi kandil sürekli yanar; Hz. Peygamber’in başında büyük bir kandil, Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer’in kabirlerinin başında ise daha küçük kandiller yer alır.

Asırlardır Korumada

Mescid-i Nebevî, Haçlı seferleri sırasında bile birçok kez saldırıya uğradı. Hatta Hz. Peygamber’in na’şını kaçırmak isteyenlerin tünel kazdığı bilinir. Bunun üzerine Nureddin Zengî, türbe etrafına hendek kazdırıp kurşun dökerek önlem aldırdı. Osmanlı padişahları ise defalarca türbeyi onararak ve yenileyerek, günümüze kadar ulaşan manevi atmosferin korunmasını sağladı.


www.bilgetabirci.com

Kaynak: Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci