Köy Enstitülerinde Tarih Dersleri: Coşku, Anılar ve Ulusal Duygunun İnşası
Köy Enstitülerinde tarih dersleri, gazilerin ve şehitlerin anılarıyla işleniyor, öğrenciler ulusal duyguyu sınıfın içinde ve dışında coşkuyla yaşıyordu.
Köy Enstitülerinde Tarih Dersleri: Coşku, Anılar ve Ulusal Duygunun İnşası
YUSUF GÜNDÜZ / ÇOCUK DOKTORU / ANKARA
Köy Enstitülerinde eğitim yalnızca ders kitaplarıyla sınırlı kalmıyor, öğrencilerin yaşantıları, aile anıları ve tarihsel gerçeklerle birleşerek canlı bir öğrenme ortamı oluşturuyordu. Tarih dersleri, özellikle Kurtuluş Savaşı ve Birinci Dünya Savaşı’ndan kalan anılarla işlendiğinde, öğrencilerin zihninde ve yüreğinde unutulmaz izler bırakıyordu.
Gazilerin ve Şehitlerin Anılarıyla İşlenen Tarih
Enstitüdeki uygulamaya göre her öğrenci, ailesinde Kurtuluş veya Birinci Dünya Savaşı’na katılmış bir gazi ya da şehidin anısını derleyip sınıfa getiriyordu. 30 Ağustos Zaferi işlendiği gün, öğrencilerden biri babasının cephe hatırasını okudu. Babasının sıhhiye eri olarak görev yaptığı cephede, sessizlik içinde tel örgülere yaklaşan askerlerin, süngüleriyle engelleri aşarak destansı bir saldırıya geçişini anlattı.
Kanlar içinde kalan bir askerin, pansuman önerisini reddedip, “Onlar oraya giderken ben burada mı kalırım?” diyerek cepheye koşması, sınıfta derin bir sessizlik yaratmıştı. Öğretmenin “İşte çocuklar, Kurtuluş Savaşı böyle kazanıldı” sözleri, öğrencilerin zihinlerine kazındı.
Canlı, Tartışmalı ve Etkileşimli Eğitim
Tarih dersi, öğretmenlerin soru-cevap ve tartışmaya dayalı işleyişi sayesinde yalnızca bilgi aktarımı olmaktan çıkıyordu. Öğrenciler, yazdıkları anıları paylaşırken hem tarihi öğreniyor hem de ulusal bilincin duygusal boyutunu deneyimliyorlardı. Öğretmenin hayret sesleri, öğrencilerin heyecanı ve dersin canlılığı, bugünün ezbere dayalı tarih derslerinden çok farklı bir atmosfer yaratıyordu.
Ulusal Duygu Pazar Gezilerinde de Yaşanıyordu
Sadece dersler değil, pazar tatilleri de ulusal coşkunun bir parçasıydı. Öğrenciler, Tınas Dağı’na yürüyüş yaparken, bir arkadaşlarının “İmtiyazsız sınıfsız kaynaşmış bir kitleyiz” diye bağırmasıyla hep birlikte marş söylemeye başladılar. Dağın yamacında yankılanan Onuncu Yıl Marşı, öğrencilerin ulusal duygularını doruğa çıkarıyordu.
Eğitimde İnsan Unsuru
Köy Enstitülerinde işlenen tarih dersleri, öğrencilerin ulusal kimliklerini canlı tutuyor, kahramanlık ve bağımsızlık bilincini güçlendiriyordu. Eğitimde kullanılan en güçlü araç, insanın kendi hikâyesi ve yaşanmışlığıydı. Bu nedenle, hiçbir eğitim aracı, bir gazinin anısını dinlemek kadar etkili olamıyordu.













