AKP Kulislerinde Ekrem İmamoğlu Yargılaması: Siyasi Operasyon Mu?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Silivri’de yargılanması AKP içindeki tartışmaları alevlendirdi. Yargı kararlarının siyasal iklime göre şekillendiği itiraf edildi.

AKP’de İmamoğlu Yargılaması Tartışılıyor: “Rüzgar Onun Lehine Esmedikçe Karar Çıkmaz”
YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE
İktidar kulislerinde Ekrem İmamoğlu davasına dair çarpıcı değerlendirmeler: Siyasi operasyon mu, yargı krizi mi?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı dava, hem içeriği hem de yürütülüş biçimiyle AKP kulislerinde derin tartışmalara yol açıyor. İmamoğlu’nun daha önce Ergenekon ve Balyoz gibi tartışmalı davaların görüldüğü Silivri’de yargılanması, davanın siyasal arka planını gündeme taşıdı. AKP içinden gelen değerlendirmeler ise sürecin hukuki değil tamamen “siyasi iklimle” yönetildiğini ortaya koyuyor.
Silivri tercihi ve geçmişin hatırlattıkları
İmamoğlu’nun davasının Silivri Cezaevi yerleşkesindeki mahkemede görülmesi, birçok isme göre tesadüf değil. Aynı salonda daha önce FETÖ’nün kumpas davaları yürütülmüş, çok sayıda asker, gazeteci ve siyasetçi yargılanmıştı. Bu hatıra, davanın tarafsızlığına dair şüpheleri artırıyor. İktidar kulislerinde “Silivri tercihi, davanın bir tür gözdağı olduğunu gösteriyor” yorumları yapılırken, geçmişte bu mahkemelere ağır eleştiriler yönelten birçok AKP’linin bugün sessiz kalması dikkat çekiyor.
AKP içinden gelen itiraflar: “İklime aykırı karar çıkmaz”
AKP içinde yargı sürecine doğrudan müdahil olan bazı isimlerin yaptığı değerlendirmeler oldukça çarpıcı. Bir parti yöneticisinin, “Hiçbir mahkeme başkanı, kamuoyundaki rüzgar ters yöndeyken İmamoğlu’nu serbest bırakamaz” sözleri, Türkiye’de yargının bağımsızlığına ilişkin tartışmaları yeniden alevlendirdi. “Yargı kararları, mevcut siyasal iklime göre şekillenir” ifadesi, adalet sistemine olan güveni zedeliyor.
Gençlerin serbest bırakılması da tartışma yarattı
Son günlerde tutuklu gençlerin serbest bırakılması, arka plandaki hukuki çekişmeleri de gün yüzüne çıkardı. AKP kulislerinde konuşulanlara göre, gençlerin isnat edilen suçlardan ötürü “cezaevinde yatarı” bulunmadığı için serbest kalmaları kaçınılmazdı. Aksi durumda, devletin bu kişilere “hukuksuz tutuklama” nedeniyle tazminat ödemesi gerekebilirdi. Bu nedenle yargılamalarda dikkatli bir denge kurulmaya çalışılıyor.
Kumpaslar unutulmadı: Aynı senaryolar mı tekrarlanıyor?
AKP içinde bazı isimler, geçmişte yaşanan kumpas davalarla bugünkü süreci kıyaslamaya başladı. Ergenekon, Balyoz ve Sarıkız gibi dosyalarda yer alan isimlerin yıllar sonra masumiyetlerinin ortaya çıkması, bugün İmamoğlu hakkında yürütülen davayı “mizansen” olarak değerlendirenlerin elini güçlendiriyor. Özellikle FETÖ’nün Selam-Tevhid kumpasında bizzat hedef alınan bazı AKP’lilerin bugün benzer bir yapının parçası haline gelmesi, parti içindeki vicdanlı seslerin sert eleştirilerine neden oluyor.
İktidar içindeki farklı sesler susturuluyor mu?
Kulislerde konuşulanlara göre, AKP içinde İmamoğlu’nun yargılanma biçimine itiraz eden isimler olsa da bu kişiler seslerini çok fazla çıkaramıyor. Partide hâkim olan görüş ise yolsuzluk iddialarının “siyasi bir mühendislik” çerçevesinde sürdürüleceği ve kamuoyuna “adalet işliyor” mesajı verilmeye çalışılacağı yönünde.
Yargının geleceği, siyasetin gölgesinde mi şekilleniyor?
İmamoğlu hakkında verilecek kararın, hukuki değil, tamamen siyasal iklimin seyrine göre şekilleneceğini belirten yorumlar, Türkiye’de adalet sisteminin bağımsızlığına dair kaygıları güçlendiriyor. Sürecin nasıl sonuçlanacağına dair net bir takvim bulunmazken, AKP içindeki strateji, “zamana yayarak kamuoyunun ilgisini azaltmak” olarak özetleniyor.
Kaynak: Nuray Babacan / Nefes