İşaretler iyi değil: Ekonomide bozulma sinyalleri ve hukukun rolü
Ekonomide risk priminin artması, rezervlerin azalması ve yatırımcı güveninin sarsılması, siyasi gelişmeler ve hukuka güvensizlikle doğrudan ilişkili. Türkiye’nin ekonomik geleceği için yargı bağımsızlığı ve demokratikleşme adımları şart.

İşaretler iyi değil: Ekonomide bozulma sinyalleri ve hukukun rolü
YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE
Dış ticaret açığında yeniden genişleme, risk priminde artış, rezerv kaybı, faiz baskısı ve yatırımcı güveninde ciddi kırılma… Ekonomide görülen tüm olumsuzlukların temelinde bir sorun var: Yargıya olan güvenin zedelenmesi ve siyasal belirsizlik.
Ekonomide son haftalarda yaşanan gelişmeler, özellikle yerli ve yabancı yatırımcıların güvenini derinden sarsmaya başladı. 2023 ortasından bu yana Merkez Bankası ve ekonomi yönetimi eliyle toparlanma sinyalleri veren bazı veriler, son siyasi gelişmelerin gölgesinde alarm zilleri çalmaya başladı.
İyileşen dış ticaret dengesi yeniden bozulma eğiliminde
Ekonomist Prof. İris Cibre’nin değerlendirmesine göre, dış ticaret açığında kayda değer bir iyileşme yaşanmış ve bu açık 35 milyar dolardan 14.2 milyar dolara kadar gerilemişti. Ancak son haftalarda bu kazanım tehlikeye girmiş durumda.
Risk primi yükselişte, döviz baskısı yeniden gündemde
Türkiye’nin risk primi olarak bilinen CDS (Credit Default Swap) oranı, bir dönem 250 puana kadar gerilemişti. Şimdi yeniden 377 seviyelerine tırmandı. Yatırımcılar bu artışı “politik risklerin yeniden yükselmesi” olarak yorumluyor.
Öte yandan Merkez Bankası rezervlerinde de kayda değer bir erime söz konusu. Ekonomist Erdal Sağlam’ın verilerine göre, sadece son bir ayda dövizi dengelemek için piyasaya sürülen döviz miktarı 48 milyar dolara yaklaştı. Bu durum, rezervlerin sürdürülebilirliği açısından ciddi bir soru işareti oluşturuyor.
Faiz beklentileri değişti: İndirim yerine artış mı?
Yüzde 50’ye ulaşan mevduat faizi, piyasanın dengesini bozarken, Merkez Bankası’nın planladığı faiz indirimi beklentileri yerini sabit tutma ya da faiz artışı beklentisine bıraktı.
19 Mart sonrası ekonomi neden bozuldu?
Ekonomik göstergelerdeki bu kırılmanın başlangıç noktası olarak 19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yakın isimlerin tutuklanması gösteriliyor. Yatırımcılar bu gelişmeyi “hukukun siyasallaşması” olarak yorumladı ve başta İstanbul’daki yabancı yatırımcı toplantıları olmak üzere birçok buluşmada tepkiler dile getirildi.
Hukuka güven sarsıldığında ekonomi de sarsılıyor
Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusundaki tartışmalar, yatırım ortamına doğrudan etki ediyor. Cumhurbaşkanı’nın yargı kararlarını önceden ilan etmesi, yargı atamalarının partili Cumhurbaşkanı ve ittifak grupları tarafından yapılması, mülakatla alınan 10 binden fazla hakim-savcının tarafsızlık tartışmaları içinde anılması, ekonomideki çalkantının arka planını oluşturuyor.
Uluslararası algı ve Avrupa Birliği süreci
Almanya Kültür Bakanı Claudia Roth’un “19 Mart’tan sonra AB Erdoğan ile el sıkışamaz” açıklaması, uluslararası kamuoyunun Türkiye’ye dair algısında yaşanan değişimi ortaya koyuyor. AB ile yeniden başlatılmak istenen üyelik müzakerelerinin önündeki en büyük engel, yine hukuk devleti ve demokrasi konularında yaşanan gerileme.
İktidarın tercihleri ekonomik istikrarı da belirliyor
Ekonomi yönetimi rasyonel adımlar atmaya çalışsa da siyasal merkezde hukuk ve demokrasiye dair verilen olumsuz sinyaller, tüm kazanımları boşa çıkarıyor. Hukukun üstünlüğü ve güçler ayrılığı sağlanmadığı sürece istikrarlı bir ekonomik büyüme ve yatırım güvenliği sağlamak mümkün olmuyor.
Kaynak: Taha Akyol / Karar